Dürüstlük
Dürüstlük, sözde ve davranışlarda, din, ahlak ve toplumun öngördüğü ilkelere uygun davranma, özü-sözü bir olma hâlini ifade eder. Daha açık bir ifade ile gerçeğe ve kurala, akla ve mantığa uygun; istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız, hilesiz; eğri, çarpık ve yalan olmayan; her türlü kötülükten uzak; yöntem ve ahlaka bağlı olmak demektir.
“…Bizi dosdoğru yola ilet…” (Fatiha 6) diye dua etmemizi emrederek, bizleri dürüstlüğe sevk eden yüce Allah, bir başka ayette ise şöyle buyurmaktadır:
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür.”( Hud 112)
Sahabeden birinin Peygamberimize gelerek,
“Ey Allah`ın Rasûlü! İslâmiyet hakkında bana bir öğüt veriniz ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın” demesi üzerine Peygamberimiz, “Allah`a inandım de, sonra da dosdoğru ol” buyurmuştur.
Bu itibarla dürüstlük; niyette, düşüncede, iradede, özde, sözde, bütün iş ve davranışlarda doğru ve dürüst olmayı kapsar.
Dürüstlüğün hayattaki en belirgin tezahürlerinden biri, sözde dürüstlüktür. Bu konuda Yüce Allah: “Ey iman edenler! Allah`a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah`a ve Rasülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.” (Ahzap 71)
Dürüstlüğün en belirgin bir başka göstergesi de çalışma hayatında doğruluktur. Bir Müslüman yaptığı işte ve sergilediği bütün davranışlarında doğruluktan, dürüstlükten ayrılmamalı, işini sağlam ve doğru yapmalı, hile ve haksızlıktan uzak durmalıdır.
Peygamberimiz bir gün bir buğday yığınının yanına gelmiş, elini buğdayın içine soktuğunda parmaklarına ıslaklık dokunmuştu. Bunun üzerine sahibine,
-” Bu ne? diye sordu. Buğdayın sahibi:
- “Onu yağmur ıslattı, ey Allah`ın Rasûlü! deyince, Peygamberimiz:
- “O ıslak kısmı, insanların görmesi için üste çıkarsaydın ya. Aldatan benden değildir!” buyurdu
Peygamberimiz bu hadisi ile işinde hile yapan kişinin, İslam ahlakına aykırı bu davranışı ile İslam toplumunun onurlu bir ferdi olma özelliğini yitirebileceği tehlikesine işaret etmiş, böylece işte dürüstlüğün ne kadar önemli ve onurlu bir davranış olduğunu ortaya koymuştur. Her insanın mutlaka çalışması gerekmektedir. Ancak “çalışma”nın fert ve topluma azami faydayı sağlayabilmesi, dürüstlükle bütünleşmesine bağlıdır. Dürüstlük ilkesi çerçevesinde olmayan çalışmalar, kişilere belki kısa vadede haksız ve geçici yararlar ile sahte mutluluklar sağlar gözükse de, uzun vadede bu tür çalışmaların kişileri ve toplumları korkunç felaketlerle karşı karşıya getireceği gerçeği unutulmamalıdır.
Dürüst çalışma prensibinin egemen olduğu toplumlarda;
Kaliteli, standartlara uygun, sağlam ve sağlıklı mal, eşya ve ürünler üretilir, binalar inşa edilir; kalitesiz, çürük, sağlıksız, hileli ve standartlara aykırı mal, eşya ve ürünler üretilmez, binalar yapılmaz,
İnsanlar, ticaret, sanayi, sanat, ziraat, kamu görevi gibi meşru alanlarda çalışmak suretiyle bir yandan geçimlerini sağlayacak, diğer yandan rüşvet, kumar, hırsızlık, gasp, faiz, tefecilik, yolsuzluk, haksız kazanç vb. gayri meşru kazanç yollarına itibar etmeyecektir.
İşçiler, işlerini hakkıyla yaparken, işverenler de onların emeklerinin karşılığını hakkıyla öderler.
Kamu görevlileri görevlerini tam, doğru ve eksiksiz bir şekilde yaparlar; görevi aksatma, savsaklama ve kötüye kullanma, adam kayırma, haksızlık, kamu malını şahsi işlerde kullanma, kamu kaynaklarını çarçur etme, rüşvet, zimmet gibi bütün yolsuzluk ve usulsüzlüklerden şiddetle kaçınırlar. Çalışma hayatının her alanı için, iş, meslek ve görevin gerektirdiği bilgi, beceri ve formasyona sahip nitelikli elemanların yetiştirilmeleri sağlanır.
Tembellik, dilencilik gibi insan onuruyla bağdaşmayan kötü davranışlar zamanla yerini, onurlu bir yaşam için çalışma, azim ve gayretine bırakır. Güven ve istikrar ortamı sağlanır; sevgi, saygı ve kardeşlik bağları güçlenir; birlik ve berberlik ruhu pekişir.
Dürüstlükten sapmamak temennisi ile Allah`a emanet olunuz.