• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Gezi parkı eylemlerinin arkasında, gerçekten “faiz lobisi” mi var? Eğer bu eylemlerin arkasında “faiz lobisi” varsa, kimdir bu “faiz lobisi” ve nasıl işler?

Her bir krizin sonunda faizlerin tepe yaptığı ve dövizin ikiye katlandığı malumunuzdur. Esasında faizin yükselişi ile dövizin yükselişi birbirine endekslidir. Faiz yükseldiğinde döviz de yükselir. Bu yüzden faiz lobisi tanımlanırken faizle işlem yapan bankalar ile ellerinde dövizi bulunduran ve faizle kredi veren finans kuruluşları ve fonları beraber değerlendirmek gerekir.

Faiz lobisinin başında, kazançlarını tamamen faiz üzerine inşa eden, dışarıda yabancı para fonları, içerde ise finans kuruluşları ve faizle işlem yapan bankalar gelir. Bunlar, tatlı kazanç peşinde koşar. Bu kazancı sağlamak için yüksek faiz-yüksek döviz kuru arzular. Kendileri kazanırken kimlerin kaybettiği hiç umurlarında olmaz.

Türkiye`ye yatırıma gelen fon ya da banka, döviziyle önce Türk Lirası alır. Sonra bu Türk Lirası ile hisse senedi ya da iç borçlanma senedi alır. Ülkesine dönerken de Türk Lirası`nı tekrar dövize çevirip gider. Bunu yaparken de yerli bazı aracı kuruluşlar ve bankalarla beraber hareket eder. Faiz yükselirse, Türk Lirası`nın dövize karşı değeri düşer. Bu da dış yatırımcının işine yarar. Nominal veya reel faiz yükseldiği zaman, yabancı yatırımcı kur  değişimi nedeniyle zarar etmekten kurtulur.

 TL`nin değer kaybetmesi elinde döviz birikimi olan kimseye veya kuruma yarar. Döviz değerinin artması en çok ihracatçılara yarar, çünkü onlar da döviz kazanırlar. Ama ülkenin ithalatçılarına ve döviz borcu olan kişi ve kuruluşlara dövizdeki yükseliş hiç ama hiç yaramaz.  Bu yüzden doların yükselişine karşı merkez bankası bu hafta içinde üç kez döviz kuruna müdahale etti. Bu şekilde doların 1.900`lerde kalması sağlanmış oldu.

 Nisan ayında 0.25 puan, Mayıs ayında 0.50 puan faiz indirimine gidildi. Şu an faiz puanları 5-6 puan değerinde seyrediyor. Gelişmiş kimi ülkeler, iç piyasalarında faiz belasından kendilerini tamamen kurtarmışlar ve faiz puanları sıfır değerinde seyrediyor.

Türkiye`de de bazı bankalar, sıfır puanla konut ve araç kredisi verdiler. Faiz açıklarını ise dosya masrafı ile karşılamaya çalıştılar. Ancak,  Rize`de 3 yıl önce kullandığı konut kredisinden alınan dosya masrafının iadesi için tüketici sorunları hakem heyetine başvuran memur mahkemeyi kazandı. Kendisinden alınan 500 liralık dosya masrafı iade edildi. Aynı şekilde istihbarat masrafı adı altında alınan 39 TL de mahkeme kararıyla geri verildi. Kredi kartlarından alınan kullanım bedelleri iptal edildi. Tüm bunlar faiz ile işlem yapan bankaların paniklemesine sebep oldu. Kimi banka genel müdürleri meydanlara inip kendilerinin de çapulcu olduklarını ilan ettiler.

Faiz lobisine dâhil edilemese de birçok insan da bankalarda mevduat şeklinde fon tutar. Kimi yaşlı ve emeklilerin tasarruflarını tuttuğu araç mevduattır. Bu tür insanlar da faizin düşmesinden memnun olmaz.

Yukarıdaki verilerle eşliğinde bir değerlendirme yapıldığında, faiz ile işlem yapanlar güvenli ve istikrarlı bir ortam istemez. Tam aksine kurdun puslu havayı sevmesi gibi bunlar da puslu havayı severler. Bu yüzden ortalığı kışkırtmaktan da geri durmazlar.  Bu sayede faiz ve dövizin tırmanışa geçmesini sağlarlar.

Her ne şekilde olursa olsun, faiz bir baş belasıdır ve sermayeyi yok edip götürür. Muamelecisini şeytan çarpmışa döndürür. “Ey iman edenler! Allah`tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tövbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.” (Bakara 278-279) ayetleri çerçevesinde, tüm faizli işlemlere son vermek ve faiz alacaklarından vazgeçmek herkesin yapması gereken tek şeydir.

Bununla beraber gezi parkı eylemlerini sadece faiz lobisine bağlamak da doğru değildir. Buradaki marjinal gruplarla, alkol ve Yahudi lobileri gibi lobilerin fonksiyonunu da göz ardı etmemek gerekir.

Vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları