Yıkmak mı, Onarmak mı?
Taşlık arazisinden taşların ayıklanma yollarını, arazinin daha da verimleşmesi için çözüm yollarının üretilmesini, hayvancılığın geliştirilerek halkın refah seviyesinin artırılmasını, üretilen ürünlerin satışı için pazar yerlerinin araştırılmasını sağlamaya çalışmak mı, yoksa açılan pazarları da yakıp yıkarak siyasi emellere alet etmek mi?
Sokakları, caddeleri, çarşıları yazın toz ve dumanından, kışın çamurundan kurtarmaya çalışmak mı, yoksa kaldırım, sokak ve caddelerin taşlarını söküp milletin işyeri araba ve evlerinin camlarını indirmede kullanmak mı?
İşsiz olan halka iş sahaları üretmek, yeni iş imkânları oluşturmak, köyünden göç eden köylünün köyüne dönüşünü kolaylaştırmak, aç olana aş bulmak, yoksul olana ev bulmak, geçim kapıları oluşturmak mı, yoksa tam zıddına yerleşik olup yıkılmamış köy, kasaba ve ilçeleri yakıp yıkarak göçe zorlamak mı? Göç dalgaları ile beraber işsizliği katlamak, inşaatlarda beton dökme gibi zor işlerde çalışmaya neden olmak mı?
Sahi hangisi? Yıkmak mı, onarmak mı?
İnsanların küfür karanlığına batıp, güçsüzlerin zulüm ve işkenceler altında ezildikleri her ortam için İslâm bir kurtuluş yoludur. Mazlum insanların ezilmesi, yeryüzünde fitne, fesat ve bozgunculuk çıkarmaya karşı İslam savaş açmıştır. Kur`an-ı Kerim`de “fitne, adam öldürmeden daha büyük bir cürüm” olarak kabul edilmiştir. (el-Bakara191 )
Allah (c.c), Kur`an-ı Kerim`de: ”Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onların içinden bizim kurtardıklarımızın sayısı pek azdır. Zalimler yalnız kendilerine verilen (dünyevî refahın) ardına düştüler. Onlar ki günahkâr insanlardı.” (Hud 116)
“Allah bozgunculuk yapanları sevmez” (el Maide 64) Çünkü bozgunculuk ancak kâfir, münafık ve müşriklerin özelliklerindendir. Peygamberler tarihine baktığımızda, her peygamberin, kavmindeki bozguncularla sürekli uğraştığını fakat sonuçta Allah`ın yardımıyla Peygamberin ve müminlerin zafer elde ettiklerini, bozguncuların ise sonunda helâk olduklarını görürüz.
Kur`an-ı Kerim`de yer alan peygamberler ve tevhit mücadeleleri, günümüze ışık tutacak canlılığa sahiptir. Çünkü bugün de insanlar ilâhî nizamı terk edip beşerî sistemlerin karanlığında boğulup gitmektedir. Bugün de güçlüler çeşitli bahanelerle zayıfları ezmektedir. Haklarını çiğnemekte, rahat bir ticaret ve alış veriş yapmalarına mani olmakta, kazandıklarına göz dikmektedir. Siyasi emeller uğruna halkın içinde fitne ve fesadı yaymakta, kendilerine uymayan kişilere her türlü baskı ve zorbalığı reva görmektedir.
Semud kavmine peygamber olarak gönderilen Hz. Salih (a.s) onlara: “Allah`ın sizi Ad kavminin yerine getirdiğini, ovalarında köşkler kurup, dağlarında kayadan evler yonttuğunuz yeryüzüne yerleştirdiğini hatırlayın; Allah`ın nimetlerini anın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın” dedi. (Araf 74) O`nun bu uyarısına rağmen kavmi isyan edip sonuçta Allah`ın azabıyla helâk oldular.
Önceki milletlerin başına gelenleri hatırlatarak, kavminin hidayetini isteyen Hz. Şuayp (a.s) da onlara: “Allah`a inananları tehdit edip, (onları) Allah`ın yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak, her yolda pusu kurup oturmayın. Az iken Allah`ın sizi çoğalttığını hatırlayın ve bozgunculuk yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın” demişti. (el-Araf 86)
“Onlara yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın denildiği zaman biz ancak ıslah edicileriz, derler Dikkatli ol! Muhakkak onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat bunu anlamazlar ki… “ (el-Bakara 11, 12)
Münafıkların ne derece fesat unsuru olduğunu belirleyen diğer bir ayette şöyle buyrulur: “ Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken kalbindekine Allah`ı şahit tutan; işbaşına geçince de yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli yok etmeye çabalayan insanlar vardır. Oysa Allah bozgunculuğu sevmez” (el-Bakara 204, 205)
Allah`ım bizi zalimler için imtihan vesilesi kılma. Yıkanlardan değil, onaranlardan kıl.
Âmin.