• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Havaların aşırı sıcak gitmesi ile beraber, özellikle büyük şehirlerde, kimi insanlar, hayâ ve edep yerlerini neredeyse tamamen açar oldu. Açılıp saçılmada sınır tanımaz oldular. İnancının gereğini yerine getirmek isteyen diğer insanlara mekân bırakmaz oldular. Çünkü bu sadece belirli mekânlarla sınırlı kalmıyor. Tüm çarşı, pazar, toplu taşıma araçları ve duraklarını da kaplıyor. İbadet mekânlarının etrafını bırakın, içlerine kadar sıçrıyor.
İnsanların açılıp saçılmasında sınır tanımamasının sebebi nedir?
Ben istediğim şekilde yaşarım. Hiç kimse bana karışamaz. Öyleyse, istediğim şekilde açılırım ispatı mıdır?
Hayatının zevk ve sefasını yaşama, nefsinin süfli emellerini doyurma gayesi midir?
Ya da inanca ve inanç değerlerine olan düşmanlığın bir ispatı mıdır?
Kendilerini açıp saçanlar, biz yaşantımızda özgürüz ve bu konuda kimse bize karışamaz. Bu konuda kanuni güvencem de var diyebilirler. Fakat özgürlük, başkasının özgürlük sınırlarını ihlal etmek, başkasının inancının gereğini yerine getirmeye mani olmak mıdır?
“Peçeni de al git başka ülkede yaşa” diyenlerin çıkışı ferdi olabilir. Fakat bir Müslüman olarak, ülkemin, memleketimin, şehrimin sokak ve çarşılarında günaha girmeden yürüyemeyecek miyim?
Gayri ihtiyari ilk bakıştan muaf olabilirim ama bakışımı nereye çevirsem durum farklı değil.
Çarşı ve sokaklardaki bu aşırı açıklık ve saçıklığa karşı bir Müslüman olarak bize düşen nedir?
Ne yapalım?
Nasıl mücadele edelim?
Çare…
Çarşı ve sokakların hali böyle deyip durumu normal görmek ve hiç bir şey yapmamak mıdır?
Şunu bilmek gerekir ki “Harama bakılan her bir bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur.” (Hakim, Müstedrek, 4/314). Bu sebeple haram bakışlardan sakınmak için öncelikli olarak kalben bunu normal görmemek, kerih görmek ve nefret etmek gerekir. İkinci olarak, açıklık ve saçıklığın yoğun olduğu mekânlara, çarşı ve sokaklara gitmemek ve imkân dâhilinde bu tarz yerlerden uzak durmak gerekir. Üçüncüsü de, erkek olsun, bayan olsun haram ile karşılaşıldığında bakışları yere çevirmek gerekir. Bu aynı zamanda Allah’ın bize emridir. Çünkü Allah (c.c.):
“Mü'min erkeklere söyle! Gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarından haberdardır. İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar…”(Nur, 24/30-31.) buyuruyor.
Allah’ın emir ve tavsiyesine uymak bizi büyük oranda haramdan korur. Aksi kalbimize saplanan bir ok gibidir ki kalbimizi bozar. Çünkü haram bakış, nefsi kabartır. Bir bakış diğer bir bakışı peşinden getirir. Nefis doymaz ve daha fazlasını ister. Bu da bizi harama ve günaha sürükler.
Bir yandan harama götüren mekânlar ve haram bakışlardan sakınırken, diğer yandan açıklık ile mücadele etmeliyiz. Bunu fert, cemiyet, cemaat ve hükümet olarak yapmalıyız. Çünkü açıklık ile mücadele, bir ferdin üstesinden gelebileceği bir mesele değildir. Belki buna okullardaki serbest kıyafet ile mücadele ederek başlanabilir. Ya da başka bir yerden ama açıklık ve saçıklık ile mücadeleye bir yerden başlanmalıdır. Bunu derken, elbet zor kullanarak, birilerine saldırarak değil. Meşru zemin ve çerçeve içinde yapılmalıdır.
Mevla’m bizi açıklık ve saçıklığın her türlüsünden korusun ve muhafaza etsin. Âmin.