Kimden yanayız?
Seçime doğru gittiğimiz şu günlerde, kimden yana taraf olduğumuz, kimden yana tercih koyacağımız ve kimin lehine tavır takındığımız önemlidir. Taraf olmamız, tercih koymamız ve lehinde veya aleyhinde yer almamız bize bir vebal ve sorumluluk getirecektir.
İyi ile kötünün ne olduğunu mümeyyiz bir çocuk dahi bilir. Diğer bir ifade ile herkes iyinin ne olduğunu, kimin iyilikten yana olduğunu, kimin iyilik peşinde koşacağını ve iyi icraatlar yapacağını bilir. Ama taraf olma kimi zaman insanın gözünü kör eder. Şeytan, insana kötü amelini süsleyip püsler. Dolayısıyla şaşırtıcı da olsa bir bakarsınız ki kötünün, kötülüğün taraftarları çoğalmış. Kötüye alkış tutanlar, kötüden yana olanlar kötülüğü kıyasıya savunmuş. İyi olana ve iyiliğe ise düşman kesilmişlerdir.
Zinanın, fuhşiyatın ve sapkın düşüncelerin kötü olduğunu herkes bilir. Evliliğin, aile olmanın, anne babanın olduğu sıcak bir yuvanın daha iyi olduğunu herkes bilir. Hele öğretmenlik yapan biri bunu çok daha iyi bilir. Çünkü bir sınıfta sorunlu öğrencilerin çoğunluğu anne babası ayrı olanlardır. Uyuşturucuya bulaşanlar, kötü yollara sapanlar aile düzenleri olmayanlardır.
Kur’an, dini bilgiler ve ahlak dersinin iyiliği tavsiye ettiğini, anne babaya saygıyı, komşuya, akrabaya, fakire, yoksula, yetime ve yolda kalmışa yardım edilmesini emir ve tavsiye ettiğini bilir. Ama ısrarla birileri buna düşmanlık eder. Bu derslerin müfredatta olmamasını, gücü yettiğinde bunu kaldıracağını bas bas bağırır. Bunları savunan, kaldıracağını söyleyen nasıl iyi olabilir. Ama birileri ya bunu görmez ya da görmezlikten gelir. Ya da taraf olması onun basiretini kapatmış, gözünü kör etmiştir.
Biri faize karşı olduğunu, faizi kaldıracağını alenen ilan eder. Ama diğeri daha ilk günden İMF gibi uluslararası faiz lobilerinden borç para alacağını ilan eder. Faizin kötü olduğunu, Allah’a ve Rasûlü’ne savaş açmak olduğunu neredeyse bilmeyen yoktur. Ama yine de birileri bunu savunur. Taraf olur.
Tarih boyunca, kötü ve kötülüğün öncüleri olmuştur. Fakat kötü ve kötülüğü ayakta tutan onu destekleyenlerdir. Ondan taraf olan ve ona yandaş olanlardır. Garip olanı ise kötülüğün öncüleri olanların kendilerini iyilik önderleri olarak tanıtmalarıdır. Biz sizin iyiliğinizi istiyoruz. Sizi iyilik sahiline çıkaracağız deyip halkı kandırmalarıdır. Yalanları ve boş vaatleriyle halkı peşlerinden sürüklemeleridir. Ama ne hazindir ki kötülüğe öncülük edenin de kötü ve kötülüğü destekleyenin de akıbeti birdir. Allah (c.c.) ayeti kerimelerde ibret ve öğüt almamız, kendimize gelip iyilik ve iyiden yana olmamız için bizi uyarıyor. Saffat sûresinde:
“Biri diğerine yönelir, karşılıklı birbirini sorumlu tutup suçlarlar. Derler ki: “Siz, evet siz, bize iyi niyetliymiş gibi görünerek gelirdiniz.” Diğerleri, “Aksine” derler, “Siz inanmış kimseler değildiniz. Bizim, sizin üzerinizde hiçbir etkili baskımız olmamıştı; bilâkis siz azgın bir topluluktunuz. Sonuçta rabbimizin hükmünü hepimiz hak ettik; artık (gerekli cezayı) mutlaka tadacağız. Evet, sizi saptırdık, çünkü biz kendimiz sapmıştık.” O gün onlar azap görmede ortaktırlar. İşte biz suçlulara böyle yaparız!” (Saffât, 37/27-34)
Dikkat edilirse uyan ve uyulanların birbirilerini suçlamaları kendilerine fayda vermemiştir. Her iki tarafın da vardığı yer cehennemin yakıcı azabı olmuştur. Öyleyse, daha dünyada iken tercihimizi iyi, iyiden yana ve iyilikten yana koymamız lazım. Kurtuluş iyilikte ve iyi olmadadır. Kötü ve sapkın fikirlerin hiçbir topluma zararın dışında faydası olmamıştır ve olmaz da.
Mevla’m bizi ve halkımızı basiret ehli eyleyip iyi ve iyilikten yana tavır takınanlardan eylesin. Amin.