Peygamber Aşkı
Bir dönem babamızın fahri imamlık yaptığı bir köyde, Mevlid Kandili geldiğinde yetmiş hanelik köyün bir tarafından baba, diğer tarafından abimiz girer ve ev ev hiçbir evi atlamaksızın mevlid okurlardı. Kimi tek başına kalan bir yaşlı nene bile evinde mevlid-i şerifi okuturdu.
Okunan mevlid Farsça ve Goranice karışık ağır bir dil ile okunduğundan neredeyse çok azı hariç dinleyenler tarafından anlaşılmazdı. Okuyan da pek bir açıklama yapmaz, diğer evlere yetişmek amacıyla olanca hızıyla okuduğundan, anlaşılacak birkaç kelime de arada kaybolurdu. Yine de her evin mevlid-i şerifi okutması, okunurken fasılalarda getirilen salavat-i şeriflere yüksek sesle eşlik etmesi, okunma esnasında evdeki her gıdadan bir numunenin bereketlenmesi için getirilip ortaya konması, okumanın bitiminde o gıdaların tamamından bir miktar yenmesi, kimisinin cüzdanını çıkarıp bereketlenmesi için gıdaların yanına koyması, mevlid-i şerif üzerinden Hz. Peygamber’e (s.a.s.) duyulan sevgi ve aşkın bir ifadesidir.
Okunan Farsça ve Goranice mevlitten sonra anlaşılır, hurafeden uzak ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatını dinlendiğinde anlayabilecek derecede sade bir dille yazılmış mevlid-i şerifler kaleme alındı. Mevlid-i Şerif ile birlikte Hz. Peygamber’in (s.a.s) hayatının anlatıldığı, onu öven ilahilerin okunduğu kapsamlı etkinlikler yapıldı. Bu Hz. Peygamber’e (s.a.s.) duyulan sevginin doruğa çıkması, aşka dönüşmesi ve meydanlara inmesiydi. Mevlid etkinlikleri ile birlikte on bir yıl kadardır siyer sınavları yapılmaktadır.
Siyer sınavları vesilesiyle her yaş kategorisinde binlerce bayan ve erkek Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatını okumaktadır. Bu sayede rehberini daha iyi tanımakta ve daha iyi anlamaktadır. Zaten insan tabi olacağı Peygamber’ini (s.a.s.) tanımadan nasıl tabi olabilir ki? Ona tabi olmanın yolu elbet onu tanımaktan geçer. Bu da onu en iyi şekilde okumaktan geçer. En iyi okuma ve anlamayı, okumanın sonunda yapılan sınav sağlar. Sınavda iyi bir derece yapabilmek için belirlenen kitap satır satır okunur ve o satırların altı çizilir. Kimi yerler yuvarlak içine alınır. Notlar tutulur ve özetler çıkarılır. Sınavda çıkması muhtemel yerler bir daha bir daha okunur ve çıkabilecek muhtemel sorular çıkarılır.
Siyer sınavının yapıldığı dört aylık dönemde, birçok ailede sınav heyecanıyla kitap beraber okunur, karşılıklı sorular sorulur. Bu vesileyle Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatı ile evler ve gönüller şenlenir ve bereketlenir. Ona duyulan sevgi bir aşka dönüşür.
Her sene Hz. Peygamber’i (s.a.s.) farklı bir cepheden ele alan bir eser üzerinden sınav yapılır. Geçen sene sınava girdim, bu sene gerek yok mantığı çok yanlıştır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatı her okunduğunda farklı bir yönü anlaşılır. Ama okumayan kişilere ulaşıp okumalarını sağlamak, ben Müslümanım dediği halde Resulünü, rehber ve önderinin hayatından iki kelime bir şey bilmeyen kişileri, özellikle çocukları ve gençleri bu halkaya katmak çok daha önemlidir.
“Hayra vesile olan hayrı yapmış gibidir” hadisinin tavsiyesi ile yüzlerce bayan ve erkek gönüllü siyer sınavlarının tanıtım ve kayıtlarında görev alır. Bu sayede sınava katılanların halkaları dalga dalga büyür, on binler ve yüz binlere ulaşır.
Siyer okundukça Kur’an’da anlaşılır. Çünkü Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatını okumak, bir açıdan Kur’anı okumak ve anlamaktır. Çünkü Hz. Aişe’den (r.a.) Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ahlakını soran bir kişiye Hz. Aişe: “Siz hiç yürüyen bir Kur’an gördünüz mü? O yürüyen bir Kur’an’dı” buyurmuştur.
Allah, bizleri Hz. Peygamber’in ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin. Amin