• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ramazan’ın son günlerindeyiz. Oruç tuttuğumuz bu sıcak günler tek tek azalıyor diye kârda mıyız yoksa zararda mı? Sevinmeli miyiz yoksa üzülmeli mi? Elveda elveda ya şehri Ramazan-i mübarek elveda, dediğimiz şu günler esasında bizim için büyük bir fırsattır. Bu günleri fırsat bilerek günahlarımızdan pişmanlık duyup tövbe edebilir ve Ramazan’ın sonuna bağışlanmış olarak çıkabiliriz.

Peygamberlerin dışında herkesin küçük veya büyük günahları vardır. Önemli olan günahları meşru görmemek, onlardan pişmanlık duymak ve bir daha işlememek üzere samimi bir şekilde dönüş yapmaktır. İşlenen günahlara da bir daha dönüş yapmamaktır.

Ağaçkakanı bilirsiniz, ağaçkakan her gün sabahtan akşama kadar ağaç kakar, gece yuvasına döndüğünde gagasının ağrısından sızlanır ve bir daha ağaç kakmayacağına dair tövbe edermiş. Fakat sabah olduğunda tövbesini bozar ve tekrar ağaç kakarmış. Bu sebeple tövbemiz ağaç kakanın tövbesi gibi olmamalıdır.

En büyük günah Allah’a ortak koşmaktır. Hz. Musa (a.s.) kırk gün Tur dağına gitmek için İsrailoğullarının arasından ayrıldığında Hz. Harun (a.s.) bir peygamber olarak aralarındaydı. Hz. Musa (a.s.), Hz. Harun’a (a.s.) kavminin yoldan çıkmaması için kendilerine sahip çıkması hususunda sıkı sıkıya tembihte bulundu. Ama kırk gün geçmeden Sâmiri adındaki şahsın Şam tarafından getirdiği heykelin bir benzerini kendilerine yapmasını istediler. Topladıkları mücevheratları eriterek arkasından hava vurduğunda ağzından bir uğultu çıkan bir buzağı yaptırdılar ve buzağıya tapmaya başladılar. Hz. Musa (a.s.) dönüşte onları bu halde görünce sinirden elindeki Tevrat nüshalarını yere attı ve kardeşi Harun’un (a.s.) saçlarını çekiştirmeye başladı. Harun (a.s.): “Ey anamın oğlu! Sakalımı saçımı çekme. Emin ol ki ben senin, ‘Sözüme riayet etmedin de isrâiloğullarının arasına ayrılık soktun!’ diyeceğinden endişelenmiştim” dedi.

Hz. Musa (a.s.), kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Şüphesiz siz buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Onun için yaratanınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün. Öyle yapmanız yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir; böylece Allah tövbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tövbeleri kabul eden ancak O’dur.” İsrailoğullarının tövbesi de bir nevi ağaç kakanın tövbesi gibidir. Defalarca tövbe etmişler ve tövbelerini bozmuşlardır.

Ahirette müflis olanlardan olmamak için kul hakkına giren meselelerde tövbe ile beraber hak sahibine hakkının verilmesi ve helallik dilenmesi gerekiyor. Çünkü kul hakkını ancak kullar affetmektedir. Yüce Allah bu hakkı kullarına tanımıştır. Dünya hayatında kul hakkı yiyenler hak sahibine ahirette dünyada kazanmış oldukları sevapları verecektir veya kul hakkı yediği şahsın günahlarını alacaktır.

Sevgili Peygamberimiz ashâbına: “Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye soruyor.

 Ashâp: “Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir,” dediler.

Rasülullah (s.a.s.): “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü, namaz, oruç ve zekât sevabıyla geldiği halde şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp gelen kişidir. Bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna veya buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları bittiği için hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular.

Ahirette müflis olanlardan olmamak ve kurtuluşa erenlerden olmak temennisi ile Allah’a emanet olun.