• DOLAR 34.383
  • EURO 36.789
  • ALTIN 2968.555
  • ...

Gelişen dünyada yoksulluk tüm toplumların bir gerçeği olarak devam etmektedir. Türkiye`de yapılan araştırmalarda dört kişilik bir ailenin Nisan ayı açlık sınırının 931 lira, yoksulluk üst sınırının ise 2 bin 467 lira olduğu tespit edildi.

Yoksulluk sanayi devriminin ve serbest pazar ekonomisinin kusursuz işlendiği ülkelerde daha yaygındır. Bu ülkelerdeki durum İslami anlayışın yoksunluğu nedeniyle sınıflar arasında uçurumların olmasıdır. Çünkü kontrolsüz bir piyasa ekonomisi piyasa aktörlerinin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerine sebep olmaktadır. Bu da toplumda sınıfların oluşmasını ve bu sınıfların arasında uçurumların oluşmasına neden olmaktadır.

Bunun dışında yoksulluğu meydana getiren çeşitli nedenler vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Köy yerinde toprağı olmayanlar, ticaretin yaygınlaştığı yerlerde işyeri olmayanlar yoksul olarak görülür. Teknolojik gelişmeler hayatı kolaylaştırmakla beraber, yoğun üretimden bilgi yoğun üretime doğru bir kayma gerçekleşmiş, vasıfsız işçi olmak, beraberinde düşük ücret ya da işsizliği getirmiştir. Yoksul ailelerin yarısı tek çalışanlı ailelerdir. Bu ailelerin 3/4`ünün aile reisi tam çalıştığı halde ailesini geçindirememektedir.

İşsiz kalmak başlı başına yoksulluğun nedenidir. Çalıştığı halde çok düşük ücret alanlardan da yoksul olanlar çoktur. İşsiz kalanların vasıfları ve yaşları bakımından iş güçlerine yönelik talep zayıfsa bu kişiler uzun süre iş bulamayınca iş yapabilme yeteneklerini de kaybetmektedirler. Bu sebeple iş bulma imkânları da zayıflamaktadır.

Düşük emekli maaşları ve gelir dağılımındaki eşitsizliklerin artması yoksulluk sebebidir. Ekonomik büyüme yoksulluğu tek başına ortadan kaldırmada etkili değildir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik giderilmezse yoksulluk devam edecektir.

Yoksulluğun bir diğer nedeni devletin insanların barınma, sağlık, eğitim ve asgari bir düzeyde bir gelir elde etme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetleri ve yardımları sunan sosyal güvenceleri gerçekleştirmemesidir.

Kocası kendini terk eden kadın bir anda kendini yoksulluğun pençesinde bulmaktadır. Kadın kendi başına çocuklarının nafakasını temin etme yollarına girmekte ancak İslami kurallara uygun bir iş bulamayınca kendini yoksul olmaktan kurtaramamaktadır.

Göçün de yoksulluk üzerinde etkileri vardır. Köyden şehirlere göç eden insanlar işveren iken işsiz hale gelmekte, ev sahibi iken kiracı konumuna düşmekte, üretici iken tüketici konumuna düşmektedir. Köyden kente göç edenlerin yeni hayata alışmaları ve yeni bir düzen kurmaları uzun zaman aldığından, yoksulluk tırmanmaktadır.

İflas; bir ümitle iş kuranlar işleri iyi gitmeyince eldeki sermayelerini yitirmekte, ödeyemedikleri çek senet, fatura vb. ödemeleri yüzünden yoksullaşmaktadırlar.

Ev reisinin ölümü, -şayet iyi bir miras bırakmamışsa- ailenin geçimini sağlayamamasına, geride kalan çocukların yoksullaşmasına sebep olmaktadır. Bu durum savaş halinin olduğu ya da sel, deprem ve tusunami gibi doğal afetlerin olduğu yerlerde daha da yaygındır.

Bireylerin fiziksel ve zihinsel hastalıkları yoksulluk nedeni olabilir. Çünkü bu kişilerin kendi şartlarına uygun bir iş bulmaları ve bu sayede geçimlerini sağlaması zordur.

Bireysel yetenek, tutumluluk düzeyi ve performans da önemli ölçütlerdir.

Yoksulluk sefalet bölgelerinde yaşayanlarda yoksulluk kültürü oluşturmakta ve aynı çevrede yaşayanların yoksulluktan kurtulma gibi bir girişimleri olmadığından buralarda yoksulluk kalıcı hale gelmektedir. Yoksulluk kültürünün oluşmasının tam aksine insanlarda yoksullukla mücadele kültürü oluşursa herkes kendi bulunduğu imkânlar dâhilinde mücadelesini verir.

Bir toplumda her insanın zengin olması düşünülemez. Zaten, bu dünyanın dengesi açısından da imkânsızdır. Bir toplumdaki yoksul insanların varlığı o toplumdaki zengin ve tüccarları için bir imtihan ve aynı zamanda bir kurtuluş vesilesidir.

Yoksulluğu oluşturan etmenler ne olursa olsun, yoksul kişilerin tespit edilmesi ve bu yoksulluktan kurtulma yollarının araştırılarak giderilmeye çalışılması, Müslümanların üzerinde bir görevdir.

Selam ve dua ile…