• DOLAR 34.244
  • EURO 37.162
  • ALTIN 2962.682
  • ...

Bir hastane bahçesinde karşılaştığım bir amca, biraz hasbihalden sonra, oğlundan bahsetmeye başladı. Hani bir insana “bir dokunur, bin ah işitirsin” misali… Oğlunu, bir hayırsever tüm masraflarını karşıladığı halde çekindiğinden dolayı okutmadığını belirtti. Sonra sesini kısıp yavaşça kulağıma eğilerek, Kürtçe keko Allah için oğluma dua et. Çünkü oğlum esrar kullanıyor deyip ağlamaya başladı. Dindar biri olduğunu görünce gece ibadetine kalkıyor musun diye sordum. Evet dedi. Öyleyse kalktığında secdelerde uzun uzun dua et ve usanmadan çocuğunun hidayet ve selameti için Allah’a yalvar. İnşallah Allah duanı kabul eder ve evladın kurtulur dedim.

Nice babalar vardır ki bu amcanın halinden daha kötü haldedir. Evlatlarını zamanında yetiştirmediğinden, hidayet ve selameti için gerekli çaba ve gayreti göstermediğinden, elinden tutup beraberinde camiye götürmediğinden, beraber oturup İslami bir kitaptan iki sayfa okumadığından evlatları uyuşturucu benzeri kötü ahlakların müptelası olmuşlar.

Uyuşturucu müptelalığı gibi kimi haller vardır ki belki ancak tıbbi yollar ile tedavi olur. Ama Şafi olan Allah’tır. Hal etmeyeceği dert ve tasa yoktur. Yeter ki ondan istemesini bilelim. Allah her zaman ve her yerde kuluna şah damarından daha yakın olduğu halde kimi yer ve zamanlar vardır ki Allah kuluna daha yakındır.

Öyle zamanlar vardır ki dualar geri çevrilmez. Dua edenin duasına icabet edilir. İsteyene istediği verilir. İşte bu zamanlardan biri de “seher vakti”dir.

Peygamber (s.a.s.): “Aziz ve celil olan Allah, her gece gecenin ilk üçte ikisi geçince, dünya semasına iner ve “ben melik olanım, ben melik olanım, var mı bana dua eden, duasını kabul edeyim. Var mı benden dilekte bulunan, istediğini vereyim. Var mı benden mağfiret dileyen, onu bağışlayayım” diye kullarına seslenir. Bu durum tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.

Peygamberimiz (s.a.s.), geceleri uzun uzun secdelerde “ümmetim ümmetim” diye yalvarırdı. Gece namazını kılmak ona farz idi ama biz mümin kullara farz değil. Fakat Allah, seherlerde, kıyamlarda, rükû ve secdelerde namazda ve duada olan mümin kullarını “onlar seherlerde mağfiret dileyenlerdir” diye methediyor.

Süfyan es-Sevrî: “Bana ulaştığına göre, gecenin bir bölümü oldu mu bir münadi Allah’a dua edip de yalvaranların kalkması için seslenir. Onlar da kalkar ve seher vaktine kadar namaz kılarlar. Seher vakti oldu mu yine bir münadi: “Nerede mağfiret isteyenler? diye seslenir.” Bunun üzerine onlar da mağfiret isterler. Başkaları da kalkıp namaz kılar ve onlar da bunlara katılırlar. Tanyeri ağardı mı yine bir münadi şöyle seslenir: “Haydi gafiller kalksın. Bunlar da kabirlerinden diriltilen ölüler gibi yataklarından kalkar.”

Peygamber (s.a.s.): “Yüce Allah buyuruyor ki: Ben yeryüzü halkına azap etmek istediğimde mescitlerimi imar edenlere, benim rızam için birbirlerini sevenlere, teheccüd kılanlara, seher vaktinde mağfiret isteyenlere bakınca, azap etmekten vazgeçerim.”

Abdullah ibn Mes’ûd seher vakti mescidin bir kenarında “ya Rabbi, sen bana emrettin, ben de sana itaat ediyorum. İşte bu bir seher vaktidir, beni mağfiret et” diye yalvarıyormuş.

Hz. Lokman, oğluna: “Oğulcuğum, horoz senden daha akıllı olmasın. Sen uykuda iken o seher vakitleri seslenmesin” diye nasihatte bulunmuş.

Bu gün her zamankinden daha fazla duaya ve bağışlanma talebine ihtiyacımız var. Kendimiz, eş ve çocuklarımız için seherlerde kıyamlarda, rükûlarda ve secdelerde bağışlanma dileyenlerden olma dileğiyle Allah’a emanet olun.