• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bu dil hayra alamet değil. Bu dilin yanlış olduğunu söyleyen bir kesim var ama sesini duyurmakta zorlanıyor. Meseleye ferasetle bakılmıyor. Tahrip edici, milliyetçi bir dil var sahada. Bu dili anlamakta zorlanıyorum. Küçük ve geçici hesaplarla dört parçadaki Kürt`lerde bir kırılma yaşanıyor. Türkiye`nin en yakın dostu ve müttefiklerinden Mesud Barzani`yi azılı düşman ilan etmenin mantığını bulmaya çalışıyorum bulamıyorum. İktidar taraftarı veya muhalifi, neredeyse bütün gazetelerin manşetlerinde kıyasıya topa tutuluyor Barzani. Televizyonlardaki tartışma programlarında aynı dilde mutabakat var bu konuda. Yazılı ve sözlü bombalardan sonra gerçek bombaların da patlatılmasını gündeme taşıyorlar.

İktidarın söylem ve tavrı gittikçe sertleşiyor. MHP`nin haftalardır savaş atmosferinde olmasını anlayabiliyorum.  CHP`nin de yelpaze gibi değişken siyasetiyle;  ekonomik ve farklı tedbirlerin yanı sıra askeri tedbirlerden bahsetmesini de garipsemiyorum. Fakat iktidarın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın dili ve duruşu herkesi şaşırtıyor. Oysa 2013`te Irak Kürdistanı`yla ilgili “Irak Kürdistan Bölge Yönetimi” demekte beis görmüyorum diyordu. Ne oldu da şimdi yaptırım uygulayacaklarını söylüyor. İyi ama IKBY öteden beri bağımsızlık temayülü sergilemiyor mu? Barzani öteden beri bağımsızlık davası gütmüyor mu? Bir gün bağımsız bir devlet olmak istediklerini hiç gizlemediler ki. Daima açıkça söylediler bunu. Hep yanında olduğumuz Irak Kürdistan`ının yerel yönetimi tarafından kandırılmış, iyi niyeti suiistimal edilmiş gibi davranmasın hiç kimse. Bir hayal kırıklığı havası var ama kırılan hayalin ne olduğunu bilemiyoruz.

Şu bir gerçek ki Kuzey Irak`ın bağımsız Kürdistan devletine dönüşmesini hiçbir zaman istemeyen ve şimdi bu iş ciddiye biner gibi olunca teyakkuza geçen Ankara`nın derdi, çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bazı doğu ve güneydoğu vilayetlerimizin o devlete yönelme ihtimalidir. Oysa yapılan hesap yanlış ve tam tersidir. Türkiye`yle entegre olan Irak`taki Peşmerge`ler öncülüğünde kurulacak bağımsız bir Kürdistan devleti, düşman ve terör üreten PKK vasıtasıyla kurulacak bir Kürdistan`a engeldir. Barzani öncülüğünde olan Kürtler, komşularıyla entegre yaşayabilecek ve PKK`yi zayıflatacak bir konumdadır. Bu gerçeklik ortadayken Türkiye`nin, Irak Merkezi Hükümetinden daha fazla tepki göstermesi anlamsızdır.

Bu konuda Barzani`nin düşüncesi nedir? Barzani`nin 9 Eylül`de BBC`ye verdiği mülakatı hatırlayanlar olur: “Türkiye ve İran gibi komşularınızın büyük Kürt nüfusları var. Onların çoğu yeni kurulacak Kürdistan'a katılmak isteyebilir. Onlara mesajınız nedir?” sorusuna verdiği cevapta;  “Her bir parçanın kendi özellikleri vardır. Hepsinin kendi toprağı vardır. Bu yüzden kendi ülkelerinin hükümetleriyle barışçıl müzakereler sonucu bir anlaşmaya varmaları gerekir. Onların haklarını destekliyoruz ama sorunlarını merkezi hükümetleriyle çözmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Ve haklarını barışçıl yollardan elde etmeye davet ediyoruz.” Barzani, özetle, Türkiye ve İran`a sarkmaya niyetlerinin olmadığını söylüyor. Şimdiye kadar olan ilişkilerde bunu gösteriyor.

Bu güne kadar da IKBY siyasetinin ana damarı olan Barzani çizgisi, Türkiye`nin kaygılarını gözetmeyi ve Türkiye ile karşılıklı menfaat ilişkisini korumayı yürüten bir çizgide. Hatta bu konuda Türk askerine yol verip PKK operasyonlarına yataklık edebilecek kadar… Fakat bu dil onları farklı bir çizgiye götürebilir. PKK/PYD`nin kucağına ve Türkiye`nin farklı düşmanlarıyla ittifaka götürebilir. Çünkü ona yol bırakmamaktalar… Çok geç olmadan, zarardan başka hiçbir getirisi olamayan ve dört parçadaki Kürt`lerde bir kırılma noktası olan bu dili ve yolu düzeltmeyi tavsiye ediyoruz.