Türkiye, Suriye topraklarında ne kadar kalacak?
Türkiye`nin Suriye topraklarına “kara harekâtı” başlatmasının ardında en çok konuşulan mesele Türkiye, Suriye topraklarında ne kadar “sınır derinlik alanı” hedeflemiş ve ne kadar süre kalacak? Tabi buna net bir cevap vermek imkânsızdır. Ancak hedeflenen bir sonucun olduğu ve bu hedefe ulaşmak adına bir tarih tahmini yaptığı muhtemeldir. Bu minvalde Türkiye`nin 911 Km`lik sınır bölgesinin temizlenmesi hedeflenmişse uzun bir süre olacağı tahmin ediliyor. Bu günlerde Meclis`te konuşulan Irak- Suriye teskeresinin 1 yıl uzatılma hamlesi buradaki işin uzun vadeli bir hamle olduğunu gösteriyor. Yoksa üç aylık bir tezkereden söz edilebilirdi.
Türkiye, kendisini iki terörle; yani DAİŞ ve PYD/PKK`yla sıkıştırmak isteyenlere sahada mesaj vermek zorunda kaldı. Türkiye uzun zaman bunu “diplomatik yollarla” çözmeye çalıştı. Kendisine verilen sözlerin hiç biri yerine getirilmediğini görünce sahaya inmek zorunda kaldı. Hükümetin “batı karşıtlığı” politikası bu iki terör örgütünün, batılılardan destek almasına sebebiyet verdi. Türkiye sınırlarını ateş çemberine alırken içerde de bu iki taşeron yapıyla kaosa sürüklemek istediler. Türkiye bu projeyi ortadan kaldırmak için başta içerde, daha sonrada dışarıda operasyon yapmak zorunda kaldı. Bunu yaparken Suriye topraklarındaki “sınır derinliğinin” ne kadar olacağı ve nereye kadar gidileceği konuşuluyor. Özellikle Ceraplus`ta fazla bir sorunla karşılaşmayan askeri birliklerin bir sonraki adım olarak konuşulan Menbiç ve El-Bab hamleleri nasıl olacak? YPG`nin Menbiç`te ciddi hazırlıklar yaptığı, El Bab`ta da IŞİD`ın hazırlık yaptığı biliniyor. Özellikle Menbiç`te PYD karargâhlarındaki ABD bayraklarının dalgalanması Türkiye`ye bir mesaj olarak görünebilir. Aynı şekilde ABD`nin daha önce Tel-Abyat`da olduğu gibi Menbiç bölgesinde de “askeri üs kurması” farklı hesapların olduğunu da gösteriyor.
İşte tam bu noktada Türkiye ve Rusya`nın yolları kesişiyor. Türkiye ve Rusya`nın “Suriye`nin toprak bütünlüğünde” anlaşması, ABD`nin hesabına gelmiyor. Bu hesap doğrultusunda Rusya`nın kırmızıçizgisi olan, “Esed güçlerini havadan bombalayan ABD” sonradan yanlışlıkla olduğunu açıklıyor. Bu açıklamayı gerçekçi bulmayan Rusya, ABD`ye karşı sert bir uyarı yaptı. Sadece kendi hesapları peşinde koşan ABD, Türkiye ve Rusya`yı bir araya getirdi. Farklı iki yapıya sahip olan Türkiye ve Rusya ortak hedefler adına stratejik İttifak etmek zorunda kaldı. Yoksa kindar yapısıyla bilinen Putin, uçak krizinden sonra Erdoğan`la çabuk çabuk bir araya gelmek istemezdi. Fakat ABD`nin ikisini de oyuna getirme hamleleri onların uyanmasına sebebiyet vermiş ve birlikte adım atmaya karar vermiş gözüküyor. Bu konuda Türkiye`nin, Suriye`deki hamleleri Rusya`nın hesabına gelirken; aynı mutabakatla Suriye topraklarına açılan Türkiye`nin sahada oluşu ABD`yi ciddi manada rahatsız ediyor.
Yıllardır Türkiye`nin istediği “güvenli bölge” ve “uçuşa yasak bölge” taleplerine cevap vermeyen ABD`nin bu günlerde “uçuşa yasak bölge getirelim” hamlesi tamamıyla şeytani bir tuzaktır. DAİŞ ve PYD`nin elinde bulunan silahlar ÖSO ordusunda olanlardan çok daha gelişmiş ve ölümcül silahlardır. Bunların silahlı gücünü kırmak ve ÖSO`nun önünü açmak için hava harekâtı lazımdır. Ve şu anda Türkiye`nin yaptığı da budur. ÖSO`nun önünü açmak ve hedefe ulaşmak… Bu hamle ABD`nin hesabına gelmiyor ve “uçuşa yasak bölge” getirmek istiyor. “Uçuşa yasak bölge” yapmak istediği alanlar da özellikle YPG`nin elinde olan yerlerden seçmek istiyor. Bu hamleyle hem kendi adına kullandıkları YPG güçlerini muhafaza edecek, hem de kendine muhalif uçan uçakları da bu isim altında etkisiz hale getirebilecek.
Sonuç olarak; Türkiye`nin Suriye`deki “kalma süresi” ve “toprak derinliği” hesabı, yeni adımları attıracaktır. Ancak Rusya, Türkiye, İran denkleminde şekillenmek istenen bir Suriye`ye karşı, ABD`nin engel olma gücü bulunmuyor. Bu üçlüyü oyuna getirmezlerse Suriye`nin hem toprak bütünlüğü hem de savaşın bitirilme kapısı olarak görülebilir. Bu hesap doğrultusunda Türkiye`nin, Suriye`de çok daha işi var gibi görünüyor.