Mısır`da İhvan hareketinin ilk günü ve bugünü
1928 yılında Hasan el-Benna, 6 arkadaşıyla birlikte ihlâslı bir temele öncülük ediyordu. Onlar, İslami esasları kendilerine temel olarak kabul eden ve “uhuvvet” adı altında bütün cemaatlere kucak açıyorlardı. Bu davaya öncülük eden Hasan el-Benna, henüz 22 yaşındaydı. Fakat hedefini çok büyük tutmuştu. Kısa bir zamanda bu dava bütün Mısır`a yayılmış, uzun vadede ise bütün dünyada mensupları olan bir cemaat gerçeği ortaya çıkmıştı. İslami cemaatlerin ekseriyet tabanı Müslüman Kardeşlerin kültüründen etkilenmişler. Bundaki en büyük etken ise Hasan el-Benna ve Seyit Kutub`un kitapları olmuştur. O dönemde bu yükseliş, başta İngilizler olmak üzere bütün Avrupa`nın dikkatini çekmiştir. 1947 de Müslüman Kardeşler, Filistin davasını sahiplenip bütün Arap ülkelerinin israile karşı Filistin`i desteklemesine çağrıda bulunur. Bununla kalmayıp Hasan el-Benna ve diğer mensupları bizzat Sina Cephesi`nde çarpışırlar. İşte bu, Avrupa`nın kabul edeceği bir şey değildi. Onlar için israil dokunulmazdır ve onun korunması adına her şey yapılır. Kötü emellerine ulaşmak için sinsi bir planla 12 Şubat 1949 da Hasan el-Benna`yı şehit ederler.
Bugünkü cunta darbesine gelince… Müslüman Kardeşleri temsil eden “Adalet ve Hürriyet Partisi” ezici bir üstünlükle seçimi kazanıyordu. Bütün İslam âleminde bir sevinç hâkimdi. Mursi`nin hükümeti iktidarda kaldığı bir yıla aşkın zamanda Müslüman cemaatlere ve kendi halkının menfaatine olan kararları, emperyalist devletlerin hesabına gelmiyordu. Bu kararlardan bazıları şunlardır:
Gelir gelmez Mısır- Gazze irtibatını sağlayan “Refah” kapılarını açması… Bütünüyle israilin lehine olan, Mısır`ın aleyhine olan “israille barış anlaşmasını” iptal etmesi… Hamas`la diyaloğu öncelikli tutması… Askeriye tarafından bloke edilen ve ABD`ye peşkeş çekilen ticaret noktalarını halka sunması... Bu ve buna benzer nedenler, Emperyalistleri harekete geçirdi. Özellikle muhaliflerin, “Eğer elinizi çabuk tutmazsanız ve bize destek vermezseniz, Mursi hükümetini bir daha deviremezsiniz” telkinleri onları harekete geçirmişti. İlk işleri de finanse ettikleri medyayla halkı Mursi`nin aleyhine kışkırtmaya başladılar. Satılmış medya, “işlerin iyi gitmediğine” tellallık ediyordu. Bunu bir nebzede olsa başardılar. Bir tarafta “muhalif halk” zeminini hazırlarken diğer taraftan “kukla cunta” güçlerini ayarladılar. Bu iki ayak üzerinden askeri darbe yaptılar. Yani demokrasi putlarını bir kez daha yediler.
Darbeden sonra akan dereden çok sular geçti. Bu haksızlığa direnen halktan binlerce kişinin katledilmesi… Binlerce kişinin hukuksuzca cezaevlerine atılması… Sadece 2014`ün son ayında ihvan mensubundan 500 kişi gözaltına alınmıştı ve bu tutuklama furyası devam etmektedir. Bugünlerde “Ezher`in” darbe karşıtlığı gösterilerine karşı sert kararlar alan cunta rejimi; yüzlerce öğrenciyi okullardan uzaklaştırmış ve öğrenim durumlarına son vermekteler. Verilen kararlar, Mısır içindeki Müslümanlara yönelik kalmayıp etraftaki Müslümanları da zor durumda bırakmıştır. Mesela “Sisi” iktidara geldikten sonra Kahire tarafından Gazze sınırından 1600 tünel imha edilmiştir. Tüneller Gazze`nin nefes boruları mahiyetindeydi. israil ablukası altında olan Gazze`ye silah, gıda ve değişik ihtiyaçlarını karşılıyordu.
Bütün bunlara rağmen şimdilik cuntacıların işi pek de iyi gitmiyor. Bu iyi gitmeme neticesinde zaman zaman Mursi`yle anlaşmaya gitmek istiyorlar. Fakat Muhammet Mursi`nin dik duruşu onların bu heveslerini kursaklarında bırakıyor. Yine bugünlerde 20 muhalif gurup yeni bir devrim için “birlik” girişimi başlattı. Mısır`da bu birlik sağlanırsa cunta hükümetini zor günler bekliyor diyebiliriz. Netice itibariyle; halk hareketleri kaybetmez. Duraklayabilir, gerileyebilir fakat asla kaybetmez. Müslüman Kardeşler hareketine baktığımız zaman halkın bütün dallarına nüfuz etmiş. Yani bir dernek bir vakıf değildir. İhvanın alt yapısı doktor, mühendis, öğretmen, esnaf, tüccar, şoför her kesimden insan gurupları var. Yine barolar, öğrenci birlikleri, sendikalar ve buna benzer tüm yapılarda ihvanı görüyoruz. Dolayısıyla bu hareket er veya geç amacına ulaşacaktır. Bugünlerde bunun ilk ayak sesleri duyuluyor.