Ölümü Öldüren Yiğitler!
Ölümü öldürmek diye bir şey olabilir mi? Evet ölümü öldüren insanlar var. Zira ölüm korkusunu yenen insan, ölümü öldürmüştür. Bunun mücessem hali Filistinlilerdir, Gazzelilerdir. Her gün ölümle burun buruna olup bununla yaşamayı öğrenmek… Hayatın rutin akışı içerisinde ölümü görmek… Şikâyet etmemek… Cennetin kapısı olarak ölüme bakmak… Yağmur gibi yağan bombalara rağmen Gazze’yi terk etmeyi düşünmemek…
Bu ne olabilir? Nasıl bir ruh hali olabilir?
Bunun tek bir izahı olabilir. Hakkalyakin!
Ölümün sadece bir kapıdan diğer bir kapıya geçiş!
Mutlak bir imanın ruh halini yaşayan Gazzeliler yediden yetmişe herkesin nişanesi haline gelmiştir. Bu sadece “Aksa Tufanı’yla” başlayan bir ruh hali değil, Filistin halkının genlerinde olan imani özellikleridir. Tabandan tavana yayılan müthiş bir imanın göstergesidir.
Şeyh Ahmet Yasin’den Yahya Sinvar’a kadar tüm liderlerinin bariz özelliği, mücadele ederek şehit olma hayalleridir. Onların korkuları, bombalarla şehit edilmek değil, yataklarında ölme korkusudur. Hatırlayın Şeyh Ahmet Yasin’in yerine geçen Dr. Abdülaziz Rantisi, işgalcilerin tehditlerine karşı şu tarihi sözleri söylüyordu: “Bir gün öleceğiz. Ama Apaçi helikopteri mi, kalp krizi mi derseniz, ben Apaçhi’yi tercih ederim.”
Hareketin başına gelen her liderde bu kararlılığı görmenin tek bir açıklaması olabilir. Mutlak olarak Allah’a bağlanmalarıdır. Liderlerden en son Şehit Yahya Sinvar da bu geleneği ve imani duruşu net olarak tekrar bize gösterdi. Ölümle ilgili kendisi şöyle diyordu: “Evet ölümden korkuyorum! Yatağımda yaşlı develer gibi ölmekten, kalp krizinden ya da trafik kazasından ölmekten korkuyorum. Allah yolunda; dinim, vatanım ve mukaddesatım için ölmekten korkmuyorum.
Yahya Sinvar, bunun sadece sözlerden ibaret olmadığını, son şehadet anına kadar siyonistin korkak yüzüne sopasını fırlatarak bunu tüm dünyaya gösterdi. Aslında Yüce Allah, Filistinlilerin imanını Yayha Sinvar duruşuyla ve şehadetiyle tüm ölü ruhlara gösterdi.
Ölüm korkusunu yenen bu yiğitler, cenneti kalplerinde taşımaktalar. Çünkü Cennet bahçeleri kendi yüreklerindedir. Bu yiğitler, İbni Teymiye’nin hapse atılırken söylediği sözlerini bizlere hatırlatıyor. “Düşmanlarım bana ne yapabilirler? Ben cennetimi kalbimde, bahçemi göğsümde taşıyorum. Nereye götürülsem onlar benimle beraberdir. Hapsedilmem halvet, öldürülmem şehadet ve memleketimden sürülmem ise seyahattir.” diyordu.
Bu geleneği bugüne taşıyan ve canlı bir şekilde bize gösteren Gazze halkı mutlak şekilde galip geleceklerdir. Liderlerinin şehit edilmesiyle mücadeleleri daha da ilerleyecektir. Mücadelenin kesintisiz bir şekilde devam ettiğini hepimiz görüyoruz. Lakin bu mücadele sadece bazı kişilere has değil, tüm Filistinlilerin simgesi haline gelmiştir. Filistin halkı ölüm korkusunu yenmiş ve cennetlerini kendi kalplerinde taşımaktalar. Böyle bir millet ne kadar şehit verse de geride kalanlara azim ve gayret vermektedir. Selam olsun Filistin halkına, selam olsun Gazze mücahitlerine, selam olsun ölümü öldüren bu yiğitlere…