• DOLAR 34.644
  • EURO 36.497
  • ALTIN 2929.294
  • ...

Geçen hafta pazar günü HÜDA PAR Büyük Olağan Kongresine katılmıştık.  Güven tazeleyen Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun genel gündemi Gazze’ydi ama kongrede temas ettiği Kemalizm ve Kenanizm cümleleri dikkatimi çekmişti.  Bugünkü yazıda Kemalizm’i, bir sonraki yazıda Kenanizm’i yazacağım inşallah.

            Peki, Türkiye’de gönül rahatlığıyla Kemalizm’i tartışabilir miyiz? Ya da şu ana kadar Kemalizm’i hakkıyla tartışanlar var mı?  Ne yazık ki hayır.

Evet, bu memleketin selameti için Kemalizm’i gerçek manasıyla tartışmak zorundayız. Çünkü Kemalizm kadim mirasımızı reddetmektir ve bu toplumun İslami iddialarının tasfiyesi demektir.   Aslında Kemalizm, mimsiz medeniyet olan batılılaşma projesidir. Medeniyet köklerimizin, tarihimizin tasfiyesi demektir. Kemalizm, bu topluma uymayan tepeden giydirilmeye çalışılan bir gömlektir. Yani baskıcı yöntemlerle bu topluma kimlik dayatma projesidir.

            Size garip gelecek ama Cumhuriyet ile Kemalizm taban tabana zıt kutuplar olarak doğmuştur.  Çünkü Cumhuriyetin ilk kökleri bir İslam devleti olarak kurulmuştu. Milli mücadelede sarıklı mücahitlerin temsil ettiği İslami ruh her tarafta gözüküyordu. Zaten 1928 yılına kadar Anayasanın ikinci maddesinde “Devletin dini İslam’dır” diye yazılıyordu ve bu anayasanın temeli niteliğindeydi.  Peki, 1928 yılından itibaren bu ibare ve ona taalluk eden madde neden anayasadan çıkarılmıştı?

            Bu basit soru yıllardır cevapsız bırakılmış.  Neden? Çünkü bu basit sorunun cevabının izlerini sürmek bile Türkiye’nin ne kadar kendi tarihinden, kimliğinden ve medeniyet ilkelerinden uzaklaştığını görmeye yeter artar bile.

            Evet, bu ülke İslami bir ruhla, sarıklı mücahitlerle kazanıldı. Ancak zaman içerisinde bu sarıklı mücahitlerin temsil ettiği medeniyetimizin kökleri ve onu şekillendiren İslami kimlik inkar edildi.  Onun yerine de bu toplumu temsil etmeyen laik bir kimlik olan Kemalizm’i kullandılar.

            İslam’a karşı Kemalizm’i bir din olarak bu topluma satmaya çalıştılar. Bunu yapmakla da bu topluma en büyük kötülüğü ettiler/ediyorlar. Çünkü bunlar kök medeniyetimiz olan ve var oluş sebebimiz olan İslam’ı, Kemalizm’le vurmaya çalışıyorlar. Bunu yapmakla bu toplumun tarihini, medeniyet dinamiklerine dinamit yerleştirdiler.

            Şunu net olarak görmek zorundayız: Bazıları Kemalizm sopasıyla hem toplumu hizaya getirmek istiyor hem de toplumun İslami kimliğini peyderpey yok etmek için kullanıyor. Aynı şekilde toplumdaki güç ve çıkar odaklarının kendi çıkarları adına kullanmak için bunu bir sömürü aracı olarak da kullanıyor.  Bu ülkenin dinamizmini ve manevi köklerini kırmak, kendi süfli çıkarları için hala Kemalizm maskesini kullanıyorlar.

            Bunun içindir ki Kemalizm’in hiçbir şekilde tartışılmasını da istemiyorlar ve bu konunun açılması bile onları rahatsız ediyor.   Çünkü Kemalizm’in her platformda tartışılması demek bu topluma karşı kullandıkları tuzakların ifşası demektir. Ne pahasına olursa olsun bu memlekette Kemalizm ve onu sopa olarak kullananlar ifşa edilmelidir. Bunun ilk adımı da akil bir şekilde Kemalizm’i tartışmaktır. Bu topluma getiri ve götürüleri reel bir şekilde konuşmaktır.

            Sonuç olarak; toplum olarak Kemalizm’le yüzleşmek zorundayız.  Yoksa beyinleri uyuşturan ve önümüzü tıkayan engelleri göremeyiz.  Bu ülkenin önünü açacak dinamiklerimizi yeniden yakalamak zorundayız. Ve aziz halkımızı maddi ve manevi olarak kalkındıracak uzun soluklu medeniyetimize dönmek için Kemalizm’le ve onu kalkan olarak kullananlarla yüzleşmek zorundayız.