• DOLAR 34.653
  • EURO 36.379
  • ALTIN 2929.147
  • ...

Son on yıldır Batı medeniyeti her haliyle hırçın ve saldırgan bir tavır sergiliyor. Bu dozaj o kadar arttı ki her tarafta insanların inançlarına saldırmaktan geri durmuyorlar. Bu konuda geri adım atmaya da pek niyetli gözükmüyor. Hatta Birleşmiş Milletler toplantısında İslam İşbirliği Teşkilatının çağrısı üzerine “Kur’an Mushaflarının yakılmasına kınama” istenmişti ama bu isteği başta ABD, İngiltere, Belçika ve İsveç olmak üzere birçok batı ülkesi kabul etmemiş ve Kur’an Mushaflarının yakılmasını kınamamıştır.  Peki neden?  Çünkü Avrupa’nın çöken medeniyetini imar edecek Kur’an’ın gölgesinden korkuyorlar. Halkın Kur’an öğretilerine yönelimi onları her geçen gün daha da hırçınlaştırıyor.

İbn-i Haldun’a göre, “Medeniyetlerin de tıpkı insanlar gibi ömrü vardır; doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler” tespiti vardır. İbn-i Haldun’un bu tespitine binaen, Avrupa’nın yaşlılık dönemi olduğunu ve ölüm zamanının geldiğini söyleyebiliriz. Avrupa ülkeleri de kendi durumlarını fark edecekmiş ki son derece gergin, hırçın ve saldırgan hale gelmiştir. Aynı şekilde Üstad Bediüzzaman’ın meşhur ifadesiyle, “Osmanlı devleti Avrupa’ya gebedir, Avrupa da İslam’a gebedir” sözlerinin yansımasını yaşıyoruz.  Aslında Avrupa, sadece ahlaki olarak değil, üretim olarak da nüfus olarak da bitiyor. Her geçen gün nüfusu yaşlanıyor ve göç almak zorunda kalıyor. Çalışacak insan arıyor. Bu da hem fikren hem de bedenen onu bitiriyor.

 Birkaç gün önce Belçika’da uzun zamandır yaşayan bir dostumun şu ifadeleri dikkatimi çekmişti. Yaşadığı Belçika’da birçok mahallenin tümüyle Müslümanlardan oluştuğunu aktarıyordu. Kendi ifadesiyle; bazı mahallelerin tamamen Endonezya, Fas, Mısır ve Türkiye gibi Müslümanların yerleşik bulunduğu yerler olduğunu ve bu durumun hızla yayıldığını aktarıyordu. Yani Avrupalının bir kısmı fikren İslam’ı benimserken bir kısmı da göç vasıtasıyla İslamlaşıyor. Avrupa nüfusu sosyolojik olarak hızla eviriliyor. Avrupa ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Göçleri kabul etmezse istihdamı sağlayacak ve çalışacak genç nüfusu bulamıyor. Göçü kabul ettiğinde de kontrol edemediği bir dönüşümle karşı karşıyadır.

Aslında Avrupa medeniyeti, kendi sunduklarıyla topluma ahlaki değerler üretemiyor ve kendi halkını ruhen doyuramıyor. Halk başka arayışlar içine girmiş ve yolları Kur’an’la kesişiyor. Avrupa bunu fark ettiği için hırçınlaşıyor. Öyle ki bu hırçınlığı her gün artıyor. Özellikle İslam’ın mukaddesatlarına saldırmaya izin vererek bunu engellemeye çalışıyor. Batı medeniyeti hırçın ve öfkelidir artık. Halkına karşı inandırıcılığını yitirdiği için o boşluğu dolduran olguya saldırıyor.  Dönüşümü sağlayan ve insanların fıtratına hitap eden Kur’an’a saldırıyor. Yüzyıllardır içinde maskelediği kinini ortaya saçıyor. Ustaca maskelediği makyajın döküldüğü zaman dilimini yaşıyoruz.  Batı medeniyeti o kadar öfkelidir ki artık çirkin yüzünü gizleme gereği bile duymuyor.

Sonuç olarak; yıllardır anlatılan “Batının insanlığa önderlik etme” tezi tamamıyla çökmüştür. Bu çöküşü kendileri de bilmektedir. Bırakın önderlik etmeyi, kendi halklarını fikren ve ahlaken tatmin edecek bir sunumdan bile mahrumdur. Halka sunmaya çalıştıkları tek şey, aslı olmayan özgürlük, eşitlik,  insan hakları gibi içi boşaltılmış kavramlarla onları ayakta tutmaya çalışıyor. Bu söylemleri inandırıcılığını kaybetmiş ve halkta bir karşılığı kalmamıştır. Bundan dolayı fıtrata hitap eden öğretileri engellemek için Müslümanların dinine ve mukaddesatlarına saldırıyor. Bunu yaparken de olabildiğince ahlak dışı, çirkin yöntemlerle saldırıyor ve saldırmaya zemin hazırlıyor. Evet, batı medeniyeti doğal ömrünü tamamladığını fark etmiş ki her geçen gün mukaddesatlara saldırarak daha da hırçınlaşıyor.