• DOLAR 34.59
  • EURO 36.291
  • ALTIN 2984.448
  • ...

Son zamanlarda dikkatinizi çekmiştir. Birileri sistematik olarak en önemli sembollerimizden olan “Selamünaleyküm”  yerine başka ifadeleri kullanma gayreti içerisindeler. Yüce dinimizin üzerinde önemle durduğu “Selamünaleyküm”  yerine Günaydın, İyi akşamlar, Rojbaş, Demxeş gibi cümlelerle değiştirmek istiyorlar. Bu dili kullanmaya çalışanlar bilinçli bir şekilde bunu yayıyorlar. Sadece selam değil farklı İslami kelimeleri de değiştirmeye çalışıyorlar. Örneğin, “İnşallah” kelimesi yerine “Umarım” cümlesini yerleştirmeye çalışıyorlar. Buna benzer toplumda oturmuş İslami kelimeleri başka ifadelerle değiştirmek istiyorlar. Bu sözlü şiarlarımız sadece Kürtlerin ve Türklerin değil tüm Müslüman milletlerin yüreğinin kapısını açan evrensel şiarlardır. Zira İslam medeniyeti çatısı altında farklı dilleri konuşan milletlerin ortak selamıdır Selamünaleyküm.  Hatta bununla ilgili Afrika ülkelerine yardım götüren bir kardeşimizin şu ifadesi dikkatimi çekmişti. Kendisinin ifadesiyle; Afrika ülkelerine giderken yanımıza gelen bazı gençlerin ürkek bakışları ve mesafeli duruşları dikkatimizi çekmişti. Yanlarına yaklaşarak “Selamünaleyküm” dedikten sonra tavırlarının tamamen değiştiğini ve gelip boynumuza sarıldıklarını anlatıyordu. Yani siyah adamlar beyaz adamların kendi medeniyetlerinden olduklarını ve kardeş olduklarını “Selamünaleyküm” ifadesiyle anlamışlardı.

Memleketimizde Türk Solu ve Kürt Solu bilinçli bir şekilde bu şiarları Müslüman toplumundan sildirmeye ya da zayıflatmaya çalışmaları boşuna değildir. Zira kendi değerlerinden uzaklaşan topluluklar kullanılmaya müsait ve birilerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirilmeye hazırdırlar.   Yıllarca ezanın bu memlekette Arapça okunmasına izin verilmemesinin temel noktası da bu düşüncedir. Bunu zoraki başarmadılar ama bugün kültür erozyonuyla başarmaya çalışıyorlar. Bu şiarlarımızı zayıflatmaya çalışan malum kesim hiçbir zaman başarmayacaktır. Çünkü etnik değere dayalı ifadelerin evrensel olan Müslüman ifadelerine galebe çalması mümkün değildir. Tıpkı 18 yıl boyunca Arapça okunması yasaklanan ezanın tutmadığı gibi…

                Bunun içindir ki tüm Müslümanlar olarak başta selam olmak üzere bu şiarlarımızı yaymalıyız. Tıpkı Eshab-ı Kiram gibi kısa veya uzun ayrılıklardan sonra karşılaştığımızda selamlaşmayı ve kucaklaşmayı ilke edinmeliyiz. Bir mekâna girerken de çıkarken de selam vermeliyiz. Ve bunu vazgeçilmez bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Sadece mekânlara girerken değil, çıkarken de ve birbirimizden ayrılırken de “Selamünaleyküm” demeliyiz.  Zira aramızda yaygınlaşan selam, sesteki titreşimle, gözlerin içine bakan bir şefkatle muhabbeti temsil eder. Tokalaşarak bir elden diğerine geçen güvenin ve imanın sembolüdür selam.  Bu şiarları zayıflatmaya çalışanlara inat her yerde ve her zamanda selamı yayacağız. Selamünaleyküm cümlesi herkesin kulağında olacak. Çocuklarımız onunla büyüyecek ve selamın ona yüklediği bilinçle büyüyecek.

                Sonuç olarak; selam vermek, Müslümanlar arasında muhabbeti, sevgi ve saygıyı artırır. Selam alıp veren, iyi niyetini ve aynı medeniyetin evlatları olduğunu ifade eder. Müminler arası samimiyeti artıran, güven ve emniyetin sembolü olan selamı zayıflatmak müfsit bir düşüncenin ürünüdür. Müslüman memleketinde sembolümüz olan “Selamünaleyküm” yerine bilinçli bir şekilde Günaydın, İyi akşamlar, Rojbaş, Demxeş gibi cümleleri taşımaya çalışanlar bu medeniyetin hırsızlığı peşindeler. Bu memlekette hırsızlara yer yoktur!