• DOLAR 34.653
  • EURO 36.379
  • ALTIN 2929.147
  • ...

Diyarbakır tam üç yıldır bir hasreti yaşıyordu. Peygamber sevgisine akın eden ümmetin ayak seslerini özlemişti.  Peygambere âşık ve muhabbetin adamlarını özlemişti. Yüzbinlerce insanın aynı ağızdan “Anam babam sana feda olsun” diyen nidayı özlemişti. Sevdasını sözden çok yaşayarak ispat eden yiğitleri özlemişti. Ve nihayet o gün gelmiştir. Diyarbakır’ın tüm manevi atmosferi âşıklarını beklemektedir. Yerküre üzerindeki tüm varlılar bir kez daha o sevdaya şahitlik etmek istemektedir. Mana âleminin gözü, gelecek insanları, peygamber sevdalılarına şahitlik etmeye hazır beklemektedir. Yani Diyarbakır tüm manevi atmosferiyle sizi beklemektedir.  

Peki, siz hazır mısınız? Biliyorum hiç olmadığı kadar hazırsınız. O manevi atmosferi ve fedakâr insanlarla birlikte haykırmaya hazırsınız. Hep bir ağızdan salavatlar getirmeye hazırsınız. Yarın mana âleminizdeki özel güne hazırsınız.  Muhammedi sevdanın soyutluktan çıkıp somutlaştığı güne hazırsınız. Çok anlam ve mesaj barındırdığı güne hazırsınız. Evet, ne düşündüğünüzü biliyorum ve bu düşünceyle her zamankinden daha fazla hazırsınız.

Diğer taraftan günlerdir hummalı bir şekilde o alanı hazırlayan kardeşlerinizde sizi beklemektedir. Davanın sesini yükseltecek kardeşleriniz “Ensar” gözüyle sizi beklemekteler. Bu kutlu doğum etkinliği bambaşka bir mesaj barındırmaktadır. Şer güçlerinin hep bir ağızdan Muhammedî davaya saldırdığı bu zaman diliminde onlara iyi bir mesaj olacaktır. İman sahiplerine güven verirken şer güçlerine korku olacaktır.

 Varsın birileri bu sevdadan rahatsız olsun.  Varsın birileri Muhammedi sevdanın yükselişini hazmedemesin. Varsın birileri iftiralardan medet beklesin. Ancak bu kutlu kervan yola çıkmış ve her zamankinden daha fazla gündeme oturmuştur.  Allah'ın izniyle hiç kimse Peygamber Sevdalılarının önüne geçemez.

Tarihte olduğu gibi Muhammedi davaya sahiplik edenleri, Allah’u Teâlâ her daim yükseltmiştir. Ona düşmanlık edenler de kaybetmiştir. Tarihteki Ebu Cehil’ler, Ebu Lehep’ler, Utbe’ler ve Şeybe’ler kaybettiği gibi bugünküler de kaybetmeye mahkûmdurlar. Ona sahiplik eden Muhacir ve Ensar olanlar kazandığı gibi bugünküler de kazanacaktır. Onun davasını yükseltenler, kendileri de hem dünyada hem de ahrette yükselmişler.  

Bunun içindir ki   “En Güzel Örnek Hz Muhammed” misyonunu halka tanıtmak hepimizin görevidir.   Onun sevgisini meydanlara taşımak her Müslüman’ın ana görevidir. Onun sevgisini kalplere nakşetmek, adını yükseltmek için gayret sarf etmek her Müslüman’a farzdır. Bunun bir parçası olan “Mevlit Etkinliklerini” çoğaltmak, kalabalıklar oluşturmak için çaba göstermek hepimizin görevidir. 30 Nisan Pazar günü (yarın)  bir kez daha bu iklim için Diyarbakır’da olmaya gayret etmeliyiz. Muhammedi mesajı ve Müslümanların birliğini, beraberliğini göstermeliyiz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Zaza’sıyla ve bütün etnik unsurlarıyla Muhammedi şemsiye altında bir olmanın tam zamanıdır.

Bütün insanlığın Muhammedi çizgiye ihtiyaç duyduğu bu zaman diliminde İslam âlemini aynı şemsiye altında toplayacak ruha ihtiyaç vardır. Tarihte olduğu gibi bugün de bu nurun semerelerini bu coğrafyada görüyoruz. Bu nura sahiplik eden “Peygamber Sevdalıları” birçok dengeyi değiştirmiştir.  Bu dengenin mücessem halini bir kez daha Diyarbakır Nevruz Parkında şahitlik etmeye hazırız. Diyarbakır tüm iştiyakıyla bizleri beklemektedir.  Bizlerde tüm iştiyakımızla bu yolculuğa hazırız. Haydin peygamber âşıkları Diyarbakır’da buluşalım.