• DOLAR 34.662
  • EURO 36.404
  • ALTIN 2932.75
  • ...

Türkiye’de siyasetin ve ittifakların iki kutba sıkıştırılmaya çalışıldığı bir ortamda Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun görüşmesinden sonra “Üçüncü ittifak” gündeme geldi. Özellikle Karamollaoğlu’nun “Yeni bir yol açabiliriz” açıklaması siyasetin yeni tartışma konusu. Çünkü altılı masada oturanlardan biri de Karamollaoğlu’dur. Bu açıklamayla, altılı masanın kırılma yaşadığını söyleyebilir miyiz?

 Evet, altılı masada farklı tartışmalarla birlikte en büyük tartışma adaylar konusunda yapılmaktadır. Cumhurbaşkanı adayı hakkında birçok isim konuşuluyor ve altılı masada olanlar da çok farklı isimler için diretiyor. Kılıçdaroğlu kendi adaylığı için açık niyet belirtmesine rağmen masa etrafında olanların farklı isimleri zikrettiğini biliyoruz. Dolayısıyla kolay karar verilecek bir ortam yok. Ve bu durum üçüncü bir bloğu doğurabilir. 

Aynı şekilde altılı masa etrafında olan partilerin ilkelerinde ayrıştığı noktalar var ki bu seçmende güvensizlik oluşturuyor. Örneğin İYİ Parti ve HDP’nin aynı çatıda görünmesi bir çıkmaz olarak değerlendiriliyor. HDP, iktidara gelirsek ben nerede olurum? sorusunu soruyor. Altılı masada görünmeyen fakat açık ittifakta yer edinen HDP bir pazarlık yapacaktır. Bu durumda HDP ve İYİ Partinin “güvenlik meselesine” bakışı nasıl olacak? Taban tabana zıt olan bu kutuplar nasıl bir denklemde bir araya gelecek…  Bunun gibi diğer partilerde de aynı zıtlıklar mevcuttur. Örneğin, Saadet Partisi ve CHP, zaman zaman gündeme gelen LGBT meselesinde nasıl bir çözüm yoluna gidebilecekler. Buna benzer konularda iki partinin sağlıklı bir birliktelik yürütmesi imkânsızdır.  Ya da Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun ekonomik meselelere bakışı taban tabana zıttır… Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda altılı masa için sağlıklı bir birliktelik ve devlet idaresinden söz edilemez.  Yani altılı masa çok karışık bir zeminde ilerliyor ve her an çatlaklıklar yaşanabilir.

Diğer taraftan cumhurbaşkanı adayı olacak kişi için “parlamenter sistem” gibi bir handikap vardır. Altılı masa etrafında oturanlar, kazandıkları halde parlamenter siteme geçeceklerini söylüyorlar. Böyle bir durumda seçilecek cumhurbaşkanı sembolik olur. Eğer bu gerçekten böyle olacaksa sembolik cumhurbaşkanlığı pek de cazip değildir.

Bütün bunlarla birlikte diyelim ki altılı masada olanlar iktidara geldiler. Peki, bakanlıkların paylaşımında nasıl bir yol çizecekler. Her halde seçildikten sonra birileri köşeye çekilecek değildir. Hatta her taraf kendilerini iktidarın sahibi olarak göreceklerdir. Bu da bakanlıklar konusunda krizlerin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor…

 Sonuç olarak; 2023 seçimlerine doğru giderken özellikle altılı masa etrafında toplanan partilerde çok denklemli bir pozisyon çıkıyor. Yani benzeş olmayan partilerin bir araya gelmesi işi zorlaştırıyor. Bu şekildeki Millet İttifakının çıkmazını gören ve Cumhur İttifakında da yer almak istemeyen veya onlar tarafından kabul edilmeyen partilerin yeni bir yol arayışını ortaya çıkarır. Bu da üçüncü ve yeni bir blok doğurabilir.