• DOLAR 34.314
  • EURO 37.573
  • ALTIN 3021.89
  • ...

Ramazan ayında yaşadığımız; tatlı bir maneviyat ve insan vücudundaki durgunluğun,  manevi hazzın doruğudur. Kimisi bir yıl boyunca ciddi manada açlık hissetmemiş olabilir. Bugün ise açlık çekenleri düşünmenin ve neler hissetmeyi birazcık da olsa anlayabilme zamanı.  Ramazan ayında her sofrada envai çeşit yemeklerle iftara gidiyoruz. Bu kısa zaman zarfında birçok hazırlık yaptığımız bir zaman diliminde hangi duyguları yaşıyoruz?

Bu ayda oruç tutmak ne demek? Neyi tutuyoruz? Bir şeyi tutarken yanında neyi terk ediyoruz?  Aslında oruç tutmakla manayı tutuyoruz.  Manaya açılan kapının kolunu tutuyoruz. Maddeyi bırakıyoruz. Faniyi bırakıyoruz oruç tutmakla. Sonsuzluğu tutuyoruz. Madde içerisinde kaybolmuş nefsimizin esaretinden özgürlüğe koşuyoruz. Peki, bunu buram buram hissettiğimiz bu ayda tutması gerekeni tutabiliyor muyuz?  Bu mübarek ayda terk etmemiz gerekeni bırakabiliyor muyuz?

Tuttuğumuz oruçlarla kendimizi, etrafımızda gelişen olayları, en uzak diyarlarda yokluk içerisinde olanları anlayabildik mi? Onlarla ilgili anlam dünyamızda nasıl bir hal bıraktı?  Afrika’ da, Afganistan’da,  Myanmar’da, yanı başımızda Suriye gibi yerlerde açlık çeken insanları anlayabildik mi?  Küçük çocukların ekmek bulmaması, hatta su bulmamasını anlayabildik mi?  Açlıktan kıvranan çocuğun, baba ve anne benliğinde yarattığı duyguları anlayabildik mi?   

 Eğer ruh dünyamızda olumlu duygular bırakmışsa ne mutlu bize. Yok, eğer olumlu yönde anlam dünyamızda bir şeyler hissetmiyorsak oruçlarımızı tekrar gözden geçirmeliyiz. Bu oruçlarımız sadece bu ay değil sonraki on bir ay boyunca ruhumuzu besleyen gıda hükmünde olmalıdır.  Ramazanın bizlere kazandırdığı benlik ve insanlara karşı sorumluluk bilincimiz hep devam etmelidir. Bu mübarek zaman diliminden edineceğimiz duygular kalıcı olduğunda orucu hakkıyla tutmuşuzdur.  

Bu ayda verdiğimiz zekât, infak, fıtır ve sadakalar mana dünyamızda iz bırakmalıdır. Madde âlemine esir olmadığımız müddetçe Ramazan atmosferini hissedeceğiz. Bu atmosferi kaybetmemek adına sünnet oruçlarla takviye edeceğiz.  Mana âlemini tutup maddeyi temsil eden nefse esir olmayacağız. Ve bu ruh halini insanlara kazandırmak adına Ramazan ayının mahiyetini hep yaşayacağız.             

Sonuç olarak; her türlü kirden arınmaktır oruç. Gözümüzle oruç tutmaktır. Kulağımızla oruç tutmaktır. Gıybetten kaçınmaktır. Yeri geldiğinde susmaktır.  Harama yaklaşmamaktır…  Oruç sadece yememek veya içmemek değildir; Oruç iyilikleri tutmaktır, kötülükleri bırakmaktır. Bu yöndeki duygulardan bir taraftan sakınırken bir taraftan teşvik etmektir. Zaten oruç kelimesinden de anlaşılabileceği gibi kişinin kendini tutması ve engellemesidir. Olumlu her şeyi tutarken olumsuz olanları bırakmaktır.