Başkanlık Sistemi mi? Parlamenter Sistem mi?
Yıllardır bu sistemler tartışılıyor. Hangisi toplumun menfaatinedir diye? Kim söz konusu sistemle ilgili hangi tarafta bulunuyorsa savundukları sistemin artılarını ve karşı tarafın eksikliklerini anlatıyor. Ve her taraf bunu bir tabu olarak gösteriyor. Fakat son günlerde dikkatinizi çekti mi bilmem ama AK Parti’nin bazı kesimleri Başkanlık Sisteminin eksiklikleri olduğunu dillendiriyor. Örneğin Mehmet Metiner hararetli bir şekilde Başkanlık Sistemini savunurken birden; “Başkanlık Sistemi revize edilmeli, Partili Cumhurbaşkanlığı telafisi imkânsız sorunlara yol açıyor” diyerek kamuoyunda dikkat çekmişti.
Diğer taraftan AK Partinin önemli isimlerinden olan Şamil Tayyar sosyal medya hesabından, , “50+1 Cumhurbaşkanımıza ve sisteme kurulan bir tuzaktı” açıklamasını yaptı. Aynı şekilde AK Parti kurucularından Cemil Çiçek; Başkanlık sisteminin revize edilmesi ve 50+1 uygulamasının düzeltilmesi gerektiğini” söyledi. Aslında bu isimler perde arkasında bir zemin hazırlıyorlar. Ne oldu da Başkanlık sisteminin yılmaz bekçileri bu sistemin yanlış olduğunu söylüyorlar?
Asıl mesele şu: AK Parti muhalefetin Başkanlık Sistemiyle ilgili söylediği eleştirilere takılmıyor. Onların takıldığı; tüm olumsuzluklara rağmen hala kendi partilerinin birinciliğini korumasına rağmen kendi partilerini başka partiye mahkûm ettiklerini görüyorlar. Ve her konuda ona mecbur olduklarını görüyorlar. Bundan da kurtulmak istiyorlar.
Bu istek doğrultusunda AK Parti Başkanlık Sisteminde bir değişikliğe gitmek istiyor. Bu değişiklikle Başkanlık Sistemi içerisinde 50+1 sistemini formüle ederek, nasıl bir yöntemle Erdoğanyeniden Cumhurbaşkanı olarak devam edebilirin çaresi aranıyor. Fakat bu biraz zor görünüyor. Düşündükleri formül ancak Parlamenter Sisteme dönmeyle olabilir. Bunun için de iktidarın elinde bazı kozlar var. Örneğin, Meral Akşener’in “Başbakan olacağım” söylemlerini bahane ederek hodri meydan diyebilirler. Ya da her platformda Parlamenter Sistemi dillendiren Kılıçdaroğlu’na da hodri meydan diyebilirler.
Fakat bir problem var. Kendilerini mahkûm olarak gördükleri ortakları bu konuda da sorun çıkarıyor. AK Parti’nin mutlu ortağı Bahçeli bildik edasıyla; “50+1’in kaldırılmasını manasız ve tehlikeli bir tartışma olarak görüyorum” diyerek heveslerine taş koymuştur. Çünkü Başkanlık Sisteminin kaldırılma ihtimali bile Bahçeli’nin uykularını kaçırıyor. Zira baraja takılma ihtimali bulunan bir oyla elinde bulundurduğu hükümet gücünü kaybetmek demektir.
Anlaşılan şu ki; hiç birinin derdi halk veya daha güzel bir sistem değildir. Hepsinin amacı kendi konumlarıdır. Ne iktidar ne de muhalefetin derdi sistemin halka getirdikleri veya götürdükleri faydalar değildir. Onların derdi oluşacak sistemdeki kendi konumlarıdır. Kendi pozisyonlarına göre Başkanlık Sistemi veya Parlamenter Sistemi savunma halidir.
Oysa ne Başkanlık Sistemi ne de Parlamenter Sistem memleketi uçurmaz. Ya da tam tersi her iki sistem de memleketi batırmaz. Asıl olan yöneticidir. Çok iyi olmayan bir sistemle ama adil bir yöneticiyle halkın menfaatleri gözetilebilir. Ya da çok iyi bir sistemle ama adil olmayan bir yöneticiyle halka zülüm yapılabilir… Dolayısıyla bu tür tartışmalar zaman kaybından başka bir şey değildir.