• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Zaman ne kadar da çabuk geçiyor bizler için. Mısır’ın askeri darbesinden söz ediyorum. Darbenin üzerinden tam 8 yıl geçmiş. O günlerde yaşanılan katliamların görüntüleri hafızamızdaki yerini capcanlı koruyor. O görüntülerin yeniden hafızamızda canlanmasını sağlayan; Mısır’ın sesçilmiş hükümetinin 12 yöneticisine daha önce verilen idam kararının bu günlerde onaylanmasıydı. Bu kişiler arasında kamuoyunda tanınan, Rabia Meydanında keskin nişancılar tarafından katledilen Esma’nın babası Muhammed Biltaci de var. Bir yönüyle Esma’yı vuran el, babasını ve arkadaşlarını da kalleşçe ipe gönderiyor…
O günlerde binlerce insanı katleden zihniyet, idam kararları vermekten imtina etmiyor. Ve bütün bunlar vicdan sahibi herkesin vicdanını sızlatıyor. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Tıpkı darbe günlerinde yaşanan binlerce katliamlar gibi. O günlerde Tüm TV’ler canlı olarak bu katliamları ve vahşeti gösteriyordu. Darbeyle birlikte Mısır tarihinin en kanlı müdahalesi 2014 yılı 14 Ağustos günü olarak tarihe geçiyordu. Bunun haricinde tutuklanıp cezaevinde olanlar aradan geçen bu kadar zamandan sonra hala en ağır şartlarda kalmaktalar.
İlk dönemlerde alelacele topluca idam edilenler oldu. 2014 yılında tek celsede 529 kişi idama mahkûm edildi. Yargılanmaları ise toplam yarım saat sürmüştü. Bu kadar insana yarım saatte idam kararı çıkması istiklal mahkemelerinin zulmünü bile geçmiştir. Arka arkaya idam kararları, Sisi yönetiminin Müslümanlara karşı ne kadar gaddar olabileceklerini en güzel şekilde resmediyor. Mısır’ın kadim halkı gönlünde Muhammet Mursi ve dava arkadaşlarının aşkını yaşarken Sisi’ye lanet okudukları herkesin malumudur. Bunu da Hürriyet ve Adalet Partisine verdikleri destekten biliyoruz.
Şimdilerde ise yeniden Firavun’ un yüzünü görüyoruz. Binbir maskeyi takan Firavun Sisi ve onun arka bahçesi olan yargı eliyle daha önce verilen idamlar onaylanıyor. Daha önceleri ve şimdilerde icra edilen topluca idam görüntüleri birçok şeyi anlatıyor. 8 yıldır demir yumrukla yönetilen ve alınan kararlarda Rabia Meydanındaki şehit edilen kişilerin hangi zihniyetle katledildiklerini resmediyor. Yeni idam kararlarıyla da Rabia meydanında kurtulan kişilerin sindirilmesi için adeta bu yolla öldürüleceği mesajını barındırıyor. Şehadet mefhumunu anlamaktan çok uzak olan Sisi ve avenesi bu şekilde İhvan-ı Müslimin davasını sindireceğini zannediyor.
Sonuç olarak; siyasi kararlarla verilen idam cezaları darbenin akabinde oluşan düzenin bir parçası ve süreklilik içerisinde normal bir davranış haline gelmiş. Mısır tarihi, İngiliz sömürgesinde bile böyle toplu katliamlar ve idamlar görmedi. Bu zulüm sadece Mısır halkıyla ilgili değil bütün insanlığı ilgilendiren bir insanlık suçudur. Bu suça sessiz kalan herkes bu mesuliyetin altındadır. Hem Müslüman olarak hem insani olarak herkesi ilgilendirmektedir. Bu zulme engel olmak tüm insanlığın başlıca görevi olmakla beraber Müslüman devlet liderlerin asli görevidir. “Zulme sessiz kalan, zulmü yapan gibidir.” (Hz. Ali)