• DOLAR 34.551
  • EURO 36.243
  • ALTIN 3000.421
  • ...

Bir toplumu karıştırmanın ilk yolu ekonomik buhran oluşturmaktır.  Bunu bir kıvama getirdikten sonra toplumsal çatışma oluşturacak gurupları sahaya sürmektir. Bunu da başardıktan sonra içlerine ajan yerleştirip çatışma zeminini hızlandırmaktır. Bugünlerde tamda bunu yaşıyoruz. Özellikle pandeminin oluşturduğu ekonomik sıkıntılar ve zamların oluşturduğu hayat pahalılığıyla mutsuz bir kitle mevcuttur. Bu mutsuz kitleyi harekete geçirebilecek bir alt yapı oluşturmak isteyenler var…

Evet, Boğaziçi üniversitesinden söz ediyorum.  Birilerinin telkinleriyle sözde eylem peşinde olanların LGBT bayrağını dalgalandırmaları ve onu savunan pankartlar ön plandaydı.  Bu sapkın güruh, rektörü bahane ederek İslam’ın kutsallarına hakaret eden ifadeler sarf ettiler… Bu görüntülerden sonra şu soruyu sormak lazımdır. Bu eylemde bulunanların gerçekten derdi rektör mü yoksa sapkınlıklarına sınırlama getirecek bir atama mıydı? Onları sözlü olarak destekleyenler, gerçekten dertleri pozitif ayırım mı yoksa siyasi rant devşirmek mi? Bu güruhu sahaya sürenlerin amacı liyakatsizlik mi yoksa ortalığı karıştırmak mı?   

Diğer taraftan dikkat çeken husus;  bu hadise sadece Türkiye gündeminde değil dünya gündemine kadar uzandı. Her zaman olduğu gibi Avrupa devletleri tarafından Türkiye kınandı. Bu eylem birilerinin fazla hoşuna gitmiş gibi. Sadece Avrupa değil, onların zihin kodlarını taşıyan yerlilerde aynı birlikteliği sağladılar. Özellikle muhalefet kanadının sınırsız destek açıklaması dikkat çekicidir. Bu sapkın gurubun dillendirdiği toplumun manevi değerlerine hakareti görmeyenler, ayrımcılık adı altında onlara destek açıklamasına şahit olduk. Muhalefetin öncülüğünde ağız birliği yapanlar geri atmak gibi niyetleri de gözükmüyor.  Bu olay üzerinden yeni bir “gezi” olabilir mi? umudunu taşıyorlar. Hatırlanacağı üzere o günde amaç ağaçlar değil ortalığı karıştırmaktı. Bugünde amaç rektör ataması değil ortalığı karıştırmaktır.  

Madalyonun diğer yüzü ise iktidara dokunuyor.  Bu eylemin oluşmasında iktidarın payı nedir? sorusunu da sormak gerekir. Özellikle 18 yılı aşkın bir zamanda üniversitelerin eğitim müfredatları ve ıslahı konusunda neler yapılmış, hangi düzenlemelere yer verilmiştir? Zaman zaman gündeme gelen Boğaziçi üniversitesi etrafındaki evlerin ahlaksızlık evlerine dönüştüğü konusunda bir adım atılmış mı? İktidarın sürekli gündeme getirdiği dindar nesil diyeceğimiz bir geleceğin alt yapısı hazırlandı mı?  LGBT gibi bir kesime ev sahipliği yapan bir üniversiteden yetişecek gençlerden hangi ahlaki erdemler beklenebilir? Yani hükümet bu konuda bir öz eleştiri yapmak zorundadır. Çünkü bugün bizler sonuçları konuşuyoruz. Yıllardır sorulmayan bir yaranın acılarını yaşıyoruz.

Sonuç olarak; bu tür hadiseler hendek gibi safları da ayırıyor. Hatta bir tek hadise, şahısların veya gurupların aynası olabiliyor, kimin nerde olduğu net olarak belirginleşiyor. Bu günlerde kimin hangi tarafta olduğu veya ilkelerine bağlılık konusunda ne kadar hassasiyet sahibi olduğu Boğaziçi üniversitesi üzerinden gün yüzüne çıkmıştır.