İslam Âleminde “İtidal” Sorunu
Ümmetin en büyük sorunu olan ayrışma ve bir araya gelememe halinin temel sebepleri bencilliktir ve itidali kaybetmektir. Yani kendisi dışında olan İslami yapıları dışlama veya önemsememedir. Hatta bunun ötesine geçip birbirlerini kötüleme hastalığıdır. Bunu en aşırı noktaya getirenlerin ise birbirlerini katledebilecek bir seviyede ayrışmalarıdır. Bu tablo ümmetin en büyük tehlikesidir.
Aralarına çizilen yapay sınırlar içinde hapsedilen, başlarına atanmış uşak yöneticiler aracılığı ile her türlü zulme maruz bırakılan İslam Ümmet’inin, son yüzyılda yaşadıkları herkesin malumudur. Özellikle son on beş yılda İslam beldeleri olan Afganistan, Irak, Pakistan, Filistin, Çeçenistan, Bosna, Doğu Türkistan, hali hazırda Suriye, Mısır ve Myanmar’da yaşananları görmeyen, bilmeyen yoktur. Yaşanan bunca katliamlara karşın İslam Ümmet’ine mensup insanların büyük bir kısmı, ümmet bilincinden uzaklaştırıldığı için sessiz kalmıştır. İslami hassasiyete sahip ve Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmesi gerektiğini düşünen Müslümanların yapabildikleri ise yetersiz kalıyor.
Bunun yanında İslam ümmetinin en büyük sorunu “itidali” kaybetme sorunudur. Ümmetin derdi, meselesi konuşulmaya başlandığı zaman herkes kendi bakış açısıyla ümmetin dertlerine ait bazı tespitlerde bulunabiliyor. Kimine göre ümmetin derdi tefrikadır. Kimine göre Müslümanların derdi itikat sahasındadır. Kimine göre ise, ümmetin sorunları sosyal veya iktisadi problemlerdir… Aslında hepsinin de haklılık payları vardır.
Ancak asıl problem; Müslüman olan ülkelerin hepsinin kaderinin birbirine bağlı olduğu halde bu durumun idrak edilemiyor olmasıdır. Doğu Türkistan'da yaşayan da Orta Afrika Cumhuriyetinde yaşayan da ve yanı başımızda olan da Müslüman olduğu için öldürülüyor. Kabul edelim ya da etmeyelim bizlerin kaderi bir…
İslam ümmeti arasına ciddi anlamda, çok sayıda fay hattı döşendi. İslam ümmeti yerine, resmen olmasa da fiiliyatta “mezhep ümmeti” kavramı ihdas edildi. Fiiliyatta, mezhep ümmeti gerçeğini yaşatıyorlar yıllardır. Bilinçli olarak İslam ümmeti üzerinde bir operasyon yapıldığını görüyoruz. Bizatihi ve dolaylı müdahalelerle, farklı coğrafyalarda farklı mezheplerin önü açıldı ve güçlenmeleri sağlandı. Müslümanların çoğu bu tuzağa maalesef düştü. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde değirmenlerine su taşındı. Denk kuvvet konumuna getirilen farklı etnik köken ve mezhep müntesipleri, oluşturulan çelişkiler üzerinden çatıştırıldı. İslam medeniyeti, istikbali ile beraber karanlığa gömülmek isteniyor. Hesaplaşmadan başını kaldıramayan bir ümmet ortaya çıkardılar.
Buna karşı tüm Müslüman cemaatlere düşen, ne olursa olsun kesinlikle hiç bir konuda ayrım yapmadan ümmetin bütün renklerini sahiplenmeleridir. Ümmetin bütün fertlerinin derdi ile dertlenme… Varsa bir ihtiyaçları karşılama ve hiçbir fark gözetmeden ümmetin hepsine dua etme, kardeşliğini pekiştirmek adına… Şikâyet etmek yerine şikâyet unsuru olan konuda çözüm üretip durumu düzeltmek ve her şeyi göze alarak itidali kaybetmeme.