• DOLAR 34.571
  • EURO 36.298
  • ALTIN 2998.944
  • ...

Venezuela`ya veya en azından Latin Amerika ülkelerine, aramızdaki mesafeler yüzünden uzağız. Neler olduğuna dair pek de merakımız olmayabilir. Ama yeniden darbe teşebbüsü ile gündemimize giren Venezuela`da neler oluyor ona bir göz atalım:

Latin Amerika ülkeleri her daim Amerika Birleşik Devletleri`nin göz hapsinde olmuş, hep bir arka karakol mevzisi haline gelmiştir. Özellikle uyuşturucu ile mücadele bahanesiyle bu devletlerin içinde bir şekilde konumlanmışladır. Venezuela, petrol rezervleri ile başta ABD olmak üzere emperyal devletlerin dikkatini çekiyor. Uzun yıllar ABD,  Venezuela petrol şirketlerini kendine bağlamıştı. Hugo Chaves bu döngüyü kıran ve petrol gelirlerini halka aktaran lider olarak kahraman olmuştu.  Fakat bu döngü ABD`ye aktarılan petrolün önünü almıştı… Bu döngü içerisinde Hugo Chavez öldüğünde Maduro`yu işaret etmişti…

Venezuela`da Devlet Başkanı Nicolas Maduro,  muhalefetin boykot kararına rağmen seçimlerde %68 oy oranıyla 6 yıllığına bir kez daha seçilmişti. En yakın rakibi muhalefet lideri Henri Falcon ise %21 oy alabildi. Gelirlerinin tamamına yakını petrol olan bir ekonomi olarak Venezuela`yı bundan sonra daha çok yaptırım bekliyordu. Arjantin, Kanada, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Panama, Paraguay, Peru, Uruguay, İspanya, ABD gibi ülkeler ya seçimleri tanımadıklarını açıkladılar ya da antidemokratik olma ve diktatörlük eleştirilerinde bulundular. Destekleyen ülkeler ise Küba, Rusya, Antügua ve Barbuda, Bolivya, Nikaragua ve Ekvador olmuştu…

 ABD`nin öncülüğünü ettiği bu devletlerin, Venezuela`ya koymuş oldukları ambargo nedeniyle petrol üretimi iyice azalmış durumda. ABD`de Trump yönetiminin uygulaması beklenen yeni yaptırımlarla ile beraber ülkenin petrol endüstrisi çok daha zor bir duruma düşmüş. Yaptırımlar petrol üretimini ve gelirlerini düşürdüğü için Maduro`nun üzerinde ülkenin can çekişen ekonomisini düzeltmesi için çok büyük bir yük var ve bu kadar kapsamlı bir ambargo altında bu hiç de kolay değildir. Son çare olarak Maduro para basmak zorunda kaldı ki bu krizi daha da derinleştirdi. Çünkü ülkenin para birimi VEF (Bolivar) geçen yıl %99 değer kaybetti. Halihazırda petrol üretimindeki düşüş ve yaptırımların artarak devam etmesi bugünkü çalkantıların çıkmasına zemin hazırladı.

Darbe girişimine destek veren Trump`ın Maduro`yu tanımayıp muhalif Guaido`yu desteklediğini ve meşru otorite olarak tanıdığını söylemesi uzun zamandır yapılan politikaların dışa yansımasıdır. Buna karşılık Putin`in “hukukun ağır bir ihlalidir” ve Erdoğan`ın “darbelere karşıyız”  diyerek Maduro`ya destek açıklamaları da “ABD`nin Suriye`deki varlığına” karşı bir duruş olarak da okunabilir… Netice olarak 15 Temmuz darbe girişimini yürüten konsensüs bugün Vanezuela`yı ele geçirmek istiyor. Kendileri için çalışmayan her türlü sistem hedeftir, düşmandır. Kendilerine itaat eden her türlü sistem ise zalim olsa dahi kendi dostlarıdır. Bu mantıkla önce zemin hazırlama, sonra da darbe girişimleri onların tipik özelliğidir. Bugün bunu Venezuela`da görüyoruz.