İslamofobi yeniden hortladı
Son günlerde Avrupa`da Müslümanları ve camileri hedef alan saldırıların artışı yeniden İslamofobiyi gündeme getirdi. Başta Fransa olmak üzere birçok saldırının özellikle Müslüman kadınlara yapılması daha çok dikkat çekiyor. Bu algının getirdiği bugünkü sonucun kaynağını öğrenmemiz adına tarihsel sürecine bir göz atalım:
Bu algı, Tarihi Endülüs`ün Müslümanlarca fethedilmesine kadar uzanmakta olan bir anlayış ve Haçlı Seferleri`yle daha da derinleşmiştir. O kadar uzağa gitmeden yakin tarihe göz attığımızda; 1991`de Sovyetler Birliği`nin dağılmasıyla Avrupa`nın düşmanları konumundaki Marksizm ve Komünizm etkisini kaybedince Avrupa insanının bir “öteki”(İslam) arama çabası içine girmeleri sonucunu doğurmuştur. Batı yöneticileri bu yönelimi kırmak adına İslam ülkelerini hedefe oturtmuşlar. İslamofobi kelimesinin yazılı basında ilk defa yer aldığı tarih de bu döneme rastlar. “Medeniyetler Çatışması” adıyla kaleme alınmış ve İslamofobi düşünce tarzının nüvelerini oluşturduğuna inanılan çalışmanın sahibi Samuel Huntington`dur. Bu yazar, 1993 yılında soğuk savaşa kavramsal olarak yeniden hayat vermeye çalışmış ve bu kez Batı ile İslâm/Müslümanlar arasında gerçekleşecek soğuk savaştan bahseder.
İslam karşıtlığı algısını yaymak adına; Korku psikolojisinin yaratılması bizatihi provokatif eylemlerle olmuştur. Bunlardan, El-Kaide bağlantılı olduğu iddia edilen, 1993 yılında Dünya Ticaret Merkezi`nde gerçekleşen bombalı saldırı, ardından 11 Eylül 2001 saldırısı bu korku ve nefreti tetikleyen unsurların başında geliyor şüphesiz. Hala aktörlerinin tam olarak tespit edilemediği bu olaylar yüzünden tüm İslam Dünyası, Müslümanlar ve İslam, Avrupalının zihninde çok başka yerlere oturtulmuştur. Evet, ismi geçen bu saldırılar Avrupalının İslam anlayışında adeta bir dönüm noktası olarak tarihteki yerini almıştır. En son IŞİD algısıyla da bunu tüm Avrupa`ya yaymaya çalıştılar. Bu algıyla İslamofobi anlayışı Avrupa`da bir yükseliş trendi halini almıştır.
ABD`de bir araştırma şirketinin ulaştığı sonuçlara göre; İslamofobinin, anti-semitizmden daha hızlı ilerlediği de anket sonuçları arasında. Yine söz konusu araştırma şirketinin sunduğu raporlara göre AB`ye üye devletlerdeki Müslümanların çalışma, eğitim, barınma alanlarında ayrımcılıkla karşılaştıkları da belirtilmiştir. Son günlerde Müslümanların maruz kaldıkları sözlü ve fiziksel saldırılar da bunlara ilave edilirse işin boyutları daha da netleşmekte ve ciddiyeti kendisini hissettirmektedir.
Yine Amerika merkezli bir sivil toplum örgütünün araştırma sonuçlarına göre; Amerikan medyasında çıkan din konulu haberlerde en fazla İslam ve Müslümanlık ele alınıyor. Müslümanlara yönelik bu haberlerde ise diğer inanç sistemlerine kıyasla daha fazla şiddet unsuru yer almakta. İslamofobinin bugünkü halini almasına hizmet eden en önemli hususların başında yönlendirilen medyanın “ayarsız ağzı” geliyor şüphesiz. Müslüman karşıtlarının yaptıklarını özgürlük olarak ele alan medya, Müslüman`ı ise terörist olarak göstermekten geri durmuyor. Aksine bunun için eline geçecek en ufak bir malzemenin fırsatını kolluyor.