Bağımsız bağımlı
Başlık dikkatinizi çekmiştir. Ne demek bağımsız bağımlı? Bağımsız olarak nitelendirilen devletler gerçekten bağımsız mı? Ya da gerçek bağımsızlık ne demektir? Şöyle ki; bağımsız olarak bilinen birçok devlet ekonomik bağımsızlığını başarmadığından dolaylı aslında başka ülkelere bağımlı kalıyor. Yıllardır coğrafi olarak bağımsızlığını ilan eden birçok ülke zaman içerisinde bazı devletlerden iplerini koparmadığında tam manasıyla bağımsız görünen bağımlılardır. Bunlardan biri de ne yazık ki memleketimiz olan Türkiye`dir. Başta dolar olmak üzere dövizin seyrini durduramayan ve halkı tedirgin eden bu gidişat tam da bunun delilidir.
Geçmişe baktığımız zaman Cumhuriyet`in ilk yıllarından itibaren 2002 yılına kadar İngilizlere olan bağımlılık ve O`nun Türkiye üzerindeki baskını görüyoruz. Bu bağımlılıktan dolayı İngilizler, Türkiye`yi bölgesinde bir maşa gibi kullandılar. O dönemlerde Türkiye, İngilizler adına vekâlet savaşı yürütmüştür. Daha sonra evirilen süreçte 2002 yılından günümüze kadar Amerika`ya olan bağımlılık ve O`nun Türkiye üzerinde baskısını gördük ve hala yaşıyoruz…
Devletlere olan bağımlılık bir milleti ve yönetimi son derece etkisiz bir hale dönüştürür. Mesela; geçmişte Türkiye`nin bölge politikalarında izlemiş olduğu siyaset ve strateji, Amerika adına olup Türkiye`yi Amerika`ya karşı bağımlı bir hale getirmiştir. İşte bu bağımlılık bugünkü sancıları doğurmuştur. Ya da bu bağımlılık Amerika adına, Orta Asya ve Suriye`de Müslümanları katleden Rusya ile beraber hareket etmeyi gerekli kılmıştır. Yine Amerika`ya olan bağımlılıktan dolayı İslam ve Müslümanların düşmanı olan Yahudi devleti ile beraber dostane ilişkiler kurulmuştur.
Zaman içerisinde bu bağımlılık bu tür devletleri köle haline dönüştürmüştür. Hatta bu kölelik o kadar zillet derecesine ulaşmıştır ki, onlara ne derse hemen hiç sorgulamaksızın tüm taleplerini uygular hale getirmiştir. Bu siyasi ve ekonomik alanda olduğu gibi aynı şekilde Batı kanunlarını taklit ve nakil yoluyla almada da kendini göstermiştir. Bağımlılığın bu türü, kişiyi bir süre mutlu eder, sonra alışkanlık olur, sonra da baskıya dönüşür. Bu günlerde yaşadığımız halkanın son zinciri olan ekonomik baskıya dönüşmüştür.
Rahip Brunson tamamen bahane bir söylemdir. Türkiye`nin Suriye`deki duruşunu benimsemeyen ABD, Gezi olaylarıyla başlayıp, PKK`nın çukur siyasetiyle devam ettiği, istediğini elde edemeyince çok güvendiği kozu olan FETÖ eliyle darbe girişiminde bulundu. Seçimde umutlanan ABD, istediği sonuç çıkmayınca sıradaki kozu olan “bağımlılık zaafı” üzerinden ekonomiyle vurmaya çalışıyor... Sonuç olarak; bir devlet ayakları üstünde durmak istese ve istediği gibi adım atmak isterse öncelikle ekonomik bağımsızlığını elde etmelidir. Yani zahiri olarak bağımsız olup da gerçekte bağımlı olan bir devlet, ne bedel olursa olsun zahiri değil de özde bağımsız olma yolunu başarmalıdır.