Islahta senin de katkın olsun
Yarın sandıklar kuruluyor. Herkes gördüğü veya istediği doğrultusunda oy kullanacak. Seçimlerin başlangıcından itibaren sahayı gözlemliyorum. İktidar ve muhalefet arasında kıyasıya bir mücadele var. Bu mücadele daha çok medya üzerinden devam ediyor. Parsellenen Medya`nın başka seslere yer vermemesi ayrı bir sorun olarak duruyor. Bir tarafta devletin tüm imkânlarını arkalarına alanlar. Diğer taraftan dış devletlerin desteğini arkasına alanlar…
Bu iki dev güç karşısında “Habib-i Neccar” olmak isteyenlerin, kendi öz kaynakları ve kıt imkânlarıyla seslerini duyurmak isteyenlerin de bir mücadelesi var. Farklı ve halkın gönlüne hitap eden bu kesimin sesinin çıkmaması için her türlü oyun ve medya ambargosunu uygulayan zahiri devler. Buna rağmen kıt imkânlarına rağmen seslerini duyurmak isteyenler… Evet HÜDA PAR`dan söz ediyorum. İktidar ve Ana Muhalefetin bütün alanları kaplamak istediği alanda görünmek istiyor. Ve bunu başardığını görüyoruz. Hasbelkader çıktıkları herhangi bir televizyon programında veya konuştukları herkesi hayretler içerisinde bırakan bir söylemden bahsediyor. Samimi, içten ve mantıklı çözüm önerileri ile Türkiye`nin can simidini sunuyorlar.
HÜDA PAR uzun zamandır alternatif arayan kesimin dikkatini çekmektedir. Şimdiye kadar kendilerini alternatifsiz görenler bu alternatif sesten rahatsızdırlar. Özelde bölge açısından meseleye bakıldığında HDP Kürtlerin oyunu cepte görüyor. Bunun için de adayların yüzde doksanını Türk solundan seçmiş… Diğer taraftan AK Parti “muhafazakâr” dediğimiz kesimin oylarını cepte hesaplıyor. Bunun içinde yerel yönetimler ve aday profillerinden gelen bütün şikâyetlere kulak tıkamış…
Bu iki güç arasında sıkıştırılan bölge halkı kendini iki tarafa mahkûm görüyordu. Çünkü bir taraftan dindar ol; ama dilini bırak diyen bir iktidar, diğer taraftan dilin olsun; ama kendini sol ideolojiye kurban et diyen bir HDP. Şimdi ise hem “dinin” hem de “dilin” olsun diyen bir HÜDA PAR sahada çalışıyor. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Zazasıyla, Çerkeziyle, Boşnakıyla ve bütün halklarla Türkiye`de “Milleti İbrahim olmak” gibi bir çözümle yola çıkmış. Bu sesi duyuyor halk ve bunu tercih etmemek için hiçbir sebep yok.
Sonuç olarak; bu sesi halka duyurmak her sorumluluk sahibi olan bireyin görevidir. Özellikle de HÜDA PAR`ın hayat misyonunu anlayan partili üyelerin en büyük görevi bu sesi halka duyurmak ve bire bir temas etmektir. Bu güne kadar çalışan vefakâr kardeşler bu son günde telefon rehberlerini gözden geçirerek müspet her kesime ulaşmalıdır. Bire bir temas kurma zamanı yoksa telefonla arayarak onları ikna ederek oy istemelidir. Daha çok onlardan söz almalıdır. “Abı-hayat” hükmünde olan HÜDA PAR`ın sesini bu son günde herkese ulaştır ki ıslahta senin de katkın olsun.