Zulmedenlerin yardımcısı olmaz`
Evet… Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökguz ve Riyad Güneş`in şehadetlerine ilişkin dava bir önceki gün Ankara`da görüldü ve karara bağlandı. Olaya dahli olduğu belirtilen kişilerin aldığı cezalar bir bir açıklandı. Sanıkların birçoğu, ‘canavarca hisle adam öldürmek `ten 5`er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları aldı.
Mahkemenin aldığı karar önemli, ancak öteden beri söylendiği gibi bu işin gerçekten eksik ayakları vardır.
Aileler ve hukukçular, dava başladığından bu yana iki önemli noktaya vurgu yapıyorlar: Birincisi olayın azmettiricileri, ikincisi de ihmali bulunan kamu görevlileri…
Bunlarla alakalı kamu vicdanı hala rahat değil. Karardan sonra dava avukatı Murat Sadak`ın ifade ettiği gibi figüranların bir kısmı hak ettiği cezayı almış olabilir, ancak buna teşvik edenler ve çanak tutanların bu katliamla ilgili hiçbir müeyyideyle karşılaşmamış olmaları, gerek kamu vicdanı yönüyle, gerek hak edenin hak ettiği cezayı alması cihetiyle, gerekse de cezaların caydırıcılık etkisi itibariyle şu an gelinen noktada eksiklik vardır.
Bunu söylerken hiçbir surette ‘gelişigüzel` birileri davaya dâhil edilsin ve resmin tamamı farklı karelerle de olsa tamamlanmak suretiyle iş bitirilsin demiyoruz.
Örneğin, o kara günde çığlık çığlığa polisi arayarak olayın vahametini anlatıp adres vermeye çalışan kadına, lay lay lom havasında adres tekrarlatan memurla ilgili dosyada niye bir kayıt veya takibat yok.
Azmettiriciler, baş aktörler ve ihmali olanlarla ilgili atılan her adım ve tahkikat haksız yere mağdur olabilecek veya varsa olmuş kişilerle ilgili de önemli bir gelişme olacaktır.
Müşteki avukatlarının, son mahkemede verdikleri sunumda, barbar olayla ilgili azmettiriciler ve ihmali bulunanlardan söz ederlerken, haksız yere ceza alabileceklerle ilgili de hassas olunması gerektiğini belirtmeleri ayrıca takdir edilmesi yanında istedikleri hususların davaya ışık tutabileceği yönüyle de önemli bir nokta olsa gerek.
Avukatların, “Haksız yere bir insanı katletmenin tüm insanlığı katletmekle eşdeğer olduğunun bilincindeyiz. Buna rağmen şunu da belirtmek istiyoruz: Bu katliam tarifsiz bir barbarlık olsa da haksız yere bir kişinin tek bir gün dahi hürriyetinden alıkonulması kabul edilemez. Hürriyet de, insan hayatı gibi önemlidir. Bu adalet bilinciyle ilk günden bütün taleplerde hiçbir sanığa haksızlık etmeme konusunda azami gayret gösterdik. Bu gayretimiz bugün de yarın da aynen devam edecektir” şeklindeki sunumları, “Birilerine illa cezayı verin değil, herkes hak ettiği cezayı alsın” gayreti içerisinde olunduğunun açık göstergesi.
Bu hassasiyetleri dolayısıyla da ayrıca müşteki avukatlarını kutlamak lazım. “İçimizdeki kor ateşi söndürme adına illa da birilerine şu cezayı verin gitsin artık” anlayışından ziyade “Bu ceza verilirken adil olunsun ve suçlu her kimse davaya dâhil edilmek suretiyle herkes payına düşen cezayı alsın” şeklindeki bir düşünce ve anlayış, savunmalarda az rastlanan ve takdir edilmesi gereken bir davranış biçimi diye düşünüyorum.
Sözü edilen kişilerle ilgili farklı yerlerde ve farklı sebeplerle davalar açılmış olabilir, ancak beklenti ve hukuki olan, bu davayla ilgili neticenin ortaya konmasıdır; beklenen bu.
Sonuç itibariyle; bu dava bir yönüyle sonuçlandı, ancak bir daha bu katliamların yaşanmaması adına, dahli olan diğerlerini de ‘adalet sandalyesi `ne oturtmak suretiyle olayın takipçisi olmak, adalet sistemimizin verdiği sınav açısından iyi bir gelişme olacaktır. Bizim bildiğimiz iki dünyada da “Zulmedenlerin yardımcısı olmaz”(Hac-71) olamaz, olmamalıdır.
Selam ve dua ile…