Patlayıcılar Yangınlar Ölümler Peki, ders alındı mı?
A ha şuraya not ediyorum: Bu şerait ve ahvalde netice alınmayacaktır
Aslında herkesin ilgilendiği bir alan var ve genel olarak kim hangi alanla yoğun olarak ilgileniyorsa o alanda tespitleri isabetli olur. Gelin görün ki Türkiye`de tekrarlanan yanlış siyaset ve yapılan hatalar, neredeyse bütün bir vatandaşı siyasetçi yaptı. Herkesin gündeminde siyaset var, herkesin ilgi alanında doğru veya yanlış sürdürülen iktidar yönetimleri ve idaresi var. Baliğ olan gençlerden tutun da 70-80`li dedelere kadar ‘Hükümet bunu yapsaydı… Erdoğan şöyle yapsaydı… PKK böyle yapmasaydı… Şu parti şunu yapsaydı…` türünden gündem analiz yorumları var.
O gündem analizlerden bir tanesini de biz yapalım… ‘Hükümet kendi içindeki PKK`lıları ayıklamadığı müddetçe başarı elde edemez`. Daha önce yapılan tespitleri abartılı gören ve ‘böyle bir şey olamaz` diye tepki gösterenler bugün yine aynı şaşkınlık ve tepkiyle hiddetlenebilirler. Ama acı da olsa bu böyledir. Bize değil kendinize kızın! Bize tepki göstereceğinize, ‘aksaçlı`lar olarak, yıllarca sizi aldatan istihbarat birimlerinize ve etrafınızdaki yağcı danışman ordularına bir fatura kesin! ‘Aman ha bunlara kulak assanız yüzde şu kadar oyunuz düşer` diye para akıttığınız, ama size AK`ı kara, karayı AK diye gösteren anketçilerinize hesap sorun! Millet için hesap sorun. Halk için hesap sorun. Kendiniz için hesap sorun. Dahası Hakk için sorgulayın ve hesapsız bırakmayın! Yanlış yapanın, yaptığı yanına kâr kalmasın! Şu seçim döneminde yine adamlar “sağınızda solunuzda” cirit atmasın!
MİT ve PKK temsilcileri arasında Norveç`in başkenti Oslo`da gerçekleştirilen görüşmeler 2011 yılında internete sızdırıldı. Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, MİT Müsteşar yardımcısı sıfatıyla bugünün MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile PKK yöneticileri Sabri Ok ve Mustafa Karasu arasında geçen konuşmalarda çarpıcı bir konuşma göze çarpmıştı: Şehirlerin patlayıcılarla doldurulduğu meselesi.
Toplantıda söz alan Afet Güneş, PKK yöneticisi Sabri Ok`a “Biliyoruz metropolleri de doldurdunuz bu arada, patlayıcılarla doldurdunuz” demişti. Sabri Ok ise “Yok canım” diye tepki gösterince Afet Güneş kendinden emin bir şekilde “Hepsini biliyoruz” diyerek sözlerini tekrarlamıştı.
Sabri Ok`un konuyu geçiştirmeye çalışıp “Onlar bir tarafa biz bu süreci ilerletelim önemli olan o” şeklinde konuşması ayrıca kayıtlara düşmüştü. O zaman şehirlerin özellikle patlayıcılarla doldurulduğu konuşulmuştu. İlginçtir, bugün de PKK bütün saldırılarını patlayıcılarla gerçekleştiriyor.
Bu arada önümüzdeki günlerde Allah korusun şehir içlerindeki yollara ‘Süreç` döneminde konulan patlayıcılarla da karşılaşabiliriz. Belediyelerin ‘yol çalışmaları` adı altında, kim bilir kaç tane trafik ışık alanına, kaç tane kavşağa, kaç tane sokak ortasına patlayıcı konmuş durumda. Buna da ayrıca dikkat çekmek lazım. Yürüdüğümüz yolların altında bomba düzenekleri olabilir. Bu arada sokak ve caddeler baştan sona elden geçirilmeli.
Biliyorsunuz bu işlerin müşavere, muşarete, murakabe ve bir de muhasebesi olmalı. Bir işi yapmadan önce tabi ki danışacaklarınızla bir müşavere yaparsınız. Müşavereden sonra üzerinde karar kılınan işin icrası için şartlanacaksınız. Onun ardından da bu sefer murakabe safhası başlar; işin rayında gidip gitmediğinin kontrolünü yaparsınız. Bütün bunlardan sonra bir de bu işin muhasebesi olmalı; yapılan iş doğru mu yanlış mı diye.
Diyelim ki muhasebede işlerin doğru gitmediği anlaşıldı. O zaman hemen sebepler tespit edilmeli ve o hatanın tahribatlarını asgariye indirmek için gereken adımlar ivedilikle atılmalı. ‘Bu yol yol değil` diyenlere karşı ısrarla ‘yolumuz otoban` diye tutturanlara bir çift sualiniz olmalı.
Türkiye`de şu an olup bitenler, özellikle hükümet cenahında, izlenen siyasetten öyle anlaşılıyor ki muhasebede sebepler ortaya konmadan ve o sebeplerle ilgili gerekenler yapılmadan ‘yanlış oldu, şimdi de vuruyoruz işte!` siyaseti güdülüyor. Tamam da, yıllarca bölgeyle ilgili gerçeklerle senin arana set çekmeye çalışan ve bütün bu olup bitenleri senden saklamaya çalışan kişileri ne yaptın? Onlarla ilgili attığın tek bir adım var mı?! Sizce de şimdi bu oldu mu? Bu kadar insan kaybına ne gerek vardı?
Mazlum Müslümanları düşman, düşmanları da dost göstermeye çalışan şu kılavuzları ne zaman tanıyacaksınız?! Müslümanları olmadık yalan ve algı operasyonlarıyla karalamaya çalışanları ne zaman kapı önüne koyacaksınız?! Bilmem kaç yıllık vesayetle baş ettiklerini ifade eden sizler, birkaç danışman veya vekille baş edemiyorsanız o zaman durumunuz içler acısı demektir.
Temennim o ki, İslam Cemaati`ni, geçmişte güya devletin desteğiyle karalamaya çalışan alçalmışların bir de hesapları olsun inşallah. Tabi bunu bir tehdit olarak algılayıp savcılıklara koşmanıza gerek yok. Benim kastettiğim, hiçbir surette arka kapısından giremeyeceğiniz Mahkeme-i Kübra`dır. Asıl hesap o zaman görülecektir. Hesabı niye mi vereceksiniz?! Haksız yere, sadece dini hassasiyeti olduğu için Bey`i içerde olan hanımlarımızın evlerine bir gün sonra değil, iki gün sonra değil, üç gün sonra değil, 7 yıl sonra gece yarısı baskın yapıp bıyık altından gülerek dadanan ve kocasının nerede olduğunu bildikleri halde ‘Kocan nerede?!!` diye sorgulayan zamanın TİM`lerini Camiayla ilişkilendirdiğiniz için hesap vereceksiniz. Boynu kırılan Müslümanları katilleriyle ilişkilendirdiğiniz için hesap vereceksiniz! Yüce Allah`ın züntikam olduğunu hiç kimse unutmamalıdır. Atılan iftiraların, geliştirilen yanlış algıların, verilen zayiatın elbette hesabını Mevla`mız bir gün soracaktır. Rabbimizin, ‘..we kifuhum, innehum mesulun`(..ve durdurun onları! Muhakkak onlar sorguya çekileceklerdir.) (Sâffât-24) dediği gün, kaçacak melce` bulamayacaksınız!
İttifakın adının bile kimleri nasıl rahatsız ettiği hemen anlaşılmış oluyor. İttifak olur veya olmaz… Şu an olmasını veya olmamasını, olursa, nasıl olması gerektiğini tartışmıyorum. Ehl-i iman arasındaki ittifakı elbette ki desteklemek lazım. Ancak özellikle AK Parti tabanından gelen HÜDA PAR`la ittifak talebi başta paralel olmak üzere AK Parti`nin içindeki PKK`lı kanadını nasıl da ayağa kaldırdığını insan hemen fark edebiliyor. Vay efendim eski defterlermiş… Aynı fotoğrafta yer almakmış… 90`lı yılların bıraktığı lekeymiş…
Bütün bunları söyleyenlere hangi kanattan olursa olsun diyorum ki; 90`lı yıllara gitmeye gerek yok. Siz 2014-2015 yıllarındaki cürümlerinize önce bi baksanız, ondan sonra kalacak yüzünüz varsa, konuşsanız! Kimin bilmem kaç bin kişinin katilleriyle hangi yuvarlak masa etrafında buluştuklarını şöyle bir taze vakıayken değerlendirelim, ondan sonra da eskilere dönelim. Geçmişi, bugünü ve -tıynetlerinden yola çıkarak öngörebileceğimiz için söylüyorum- geleceği, kirli devletle sarmaş dolaş olanları/olacakları ise anlatmaya gerek yok.
Sonuç olarak, a ha şuraya not ediyorum: Bu şerait ve ahvalde, istediğiniz kadar çırpının, netice alınmayacaktır! Kaos devam edecek ve huzur hep başka baharlara tecil olacaktır…
Selam ve dua ile…