Üstün gelen ADALET olsun!
Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülen Kobani davasında, aralarında HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu kimi isimlere cezalar verildi.
Böylece 6-8 Ekim 2014’te çıkan sokak eylemlerine ilişkin 108 sanığın yargılandığı davada hüküm açıklanmış oldu. Tabi bu nihai karar değil. Daha bunun temyiz aşamaları var.
Burada genel itibariyle hüküm, söz konusu isimlerin devlete karşı işledikleri suçlara verilen cezaları içeriyor. Ama neticede kalkışmaya çağrı, sokakların bir anlamda cehenneme çevrilmesi ve insanların katledilmesi meselesi hepsi birbirine bağlı konular. Bu nedenden dolayı genel itibariyle önceki gün Kobani kalkışması için cezalar verildi denilebilir.
Malum olduğu üzere HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısının ardından YPG/PKK’lilerin 6-8 Ekim 2014'te Aynularab (Kobani) bahanesiyle gerçekleştirdiği ve 2’si polis 37 kişinin katledildiği şiddet olaylarının üzerinden 9 yıl geçti.
Kobani’de PKK uzantıları ile DEAŞ güçleri arasında gerçekleşen çatışmalar üzerinden Türkiye’de kaosun fitili ateşlenmişti.
HDP’nin ve PKK’nin, militanlar üzerinden halkı galeyana getirerek sokakları ateşe vermesi üzerine, o günlerde tam bir kalkışma provası yaşanmıştı.
İslami sivil toplum kuruluşları ve dindar insanlar hedef gösterildi. Kurban Bayramı’na denk gelen kaos günlerinde kurban eti dağıtan ve çocuk yaşta olan Yasin Börü ile arkadaşları Hasan Gökguz, Hüseyin Dakak ve Riyat Güneş, bir güruhun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında şehit edildiler.
Binadan atılan gençlerin bedenlerine işkence yapıldı. Hüseyin Dakak'ın başı taşla ezildi, Yasin Börü'nün nazik bedeni üzerinden arabayla geçildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar/gençler, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi.
Kalkışmada 761 kişi yaralandı. Milletin ev ve iş yerlerine zarar verildi. Olaylar sırasında 37 ‘nitelikli adam öldürme’, 29 ‘adam öldürmeye teşebbüs’, 3 bin 777 ‘mala zarar verme’, 25 ‘alıkoyma’, 395 ‘hırsızlık’, 15 ‘yağma’, 308 ‘iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal’ suçu işlendi. Hedefe konan HÜDA PAR’ın 25 binası zarar gördü.
Bugün cezalara tepki göstermek, o gün yaşananlara duyarsız kalmak anlamına gelir ki bunun insani veya adilane muhakemeyle izahı olmaz, olamaz.
Hele Kobani Davası’nda verilen kararlar üzerinden HÜDA PAR’a yönelik yapılan eleştiriler insafsızcadır. 6-8 Ekim olaylarında HÜDA PAR mağdur olmuş, binaları ve üyeleri saldırıya uğramıştır. HÜDA PAR’dan söz edilecekse, bu hakikatler üzerinden bahsedilmelidir.
HÜDA PAR daha ilk günden beri, ‘hem bu olayın tetikçileri hem azmettiricileri hem de sokakları bu saldırganlara terk edenler yargı önünde hesap vermelidir’ diyor. ‘Kimin suçlu, kimin masum, kimin perde gerisinde ne hesaplar yaptığını ortaya çıkaracak olan mahkemedir, yargı sistemidir’ diyor.
O günler çok vahşice saldırılar gerçekleşti. Sorumlular ve failler her kimse onlar hak ettikleri cezayı bulmalıdır.
Bugün verilen cezalar üzerinden HÜDA PAR’a yönelik yapılan haksız eleştiriler, iyi niyetle ve objektif yorumla açıklanamaz.
Yaşanan bunca vahşetin sorumluları elbette ki cezaları neyse çekmeliler. Olaylarda dahli olmayanlar da kesinlikle mağdur edilmemeli ve varsa bir mağduriyetleri de kesinlikle giderilmelidir.
Dileğim o ki; üstün gelen adalet olsun, daha iyisi yok çünkü!