• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

6’lı Masa’nın 30 Ocak’ta açıkladığı, “Mutabakat Metni” bu aralar gündemde. Metinde o kadar çok madde var ki, pratikte 6 partinin dahi üzerinde mutabakat edemeyeceği, ama sadece ‘bir tek hedef ortaklığı’ saikiyle onların kâğıt üzerinde mutabık kaldıkları bir anlaşmadan söz ediyoruz.

6 muhalif partinin bu denli ihtilaflı konularda mutabık kaldıklarını belirtmeleri dahi siyasal hayatın gerçekleriyle uyuşmuyor. Türkiye siyaset tarihinde bu bir ilk olsa gerek.

Başta şunu belirteyim ki yayınlanan açıklama, ‘mutabık kalınmadık bir mutabakat metni’ aslında. Niye? diyeceksiniz.

 Çünkü, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” diye tanımlanan belgede 9 ana başlık altındaki 75 alt başlıkta, 2300’den fazla güya hedef, politika ve proje yer alıyor.

Yapılan açıklama, sorumluluk taşımayanların seçim arifelerinde bol keseden verdikleri vaatlerin bir resmini yansıtmakla beraber, çelişkileri de barındırıyor.

İstanbul Havalimanına karşı olanların Atatürk Havalimanını açmalarını taahhüt etmeleri, Şehir Hastanelerine karşı duranların, başka hastanelere işlerlik kazandıracaklarını beyan etmeleri gibi konular, başta gelen çelişkilerdir.

Ek maaş ve gereksiz istihdamlardan dem vuranların, bir sürü yeni komisyon, başkanlık ve idare mekanizmaları devreye sokacaklarını taahhüt etmeleri de ayrı bir çelişki tablosu olarak ortada duruyor.

6’lı masanın askeri okulların açılması ile komutanlıkların tekrardan Genel Kurmaya bağlanmasına dair geriye dönüşü sağlamaya dönük emelleri ise dikkatlerden kaçmıyor.

Eski hiyerarşik sistemle gerçekleşen darbeler ve muhtıraların bu milletin canını nasıl da yaktığını bilmeyen yoktur herhalde, 6’lı masa liderlerinden başka. Ki onlardan da bizzat bu süreci yaşayanlar var, ama unutmuş olmalılar.

Metindeki Batı yanlılığı ve her açıdan Avrupa’yla entegrasyonu sağlamaya dönük vurgular ön plana çıkıyor. Bunlar gerçekleştiği takdirde de Avrupa’nın içinde bulunduğu ahlaki çöküntünün Türkiye’yi de esir alacağı hususu ve bunun sonuçları tamamen görmezden gelinmiş görünüyor.

Şunu bir türlü içselleştirmedik: Kesinlikle Avrupa’nın ‘takdiri’i bizi uçurmayacak, bütün sosyal haklarımızı teslim etmeyecek, her açıdan bizi huzurlu, refahlı bir toplum haline getirmeyecek! Öyle onların her öngördüğü değerler sistemi bizim kalkınmamızı sağlamayacak! Onların sözleşmelerinden sadece bir tanesinin Türkiye’nin başına neler getirdiğini herkes yaşayarak gördü, görüyor. Ama maalesef yine orası ‘üstün’ gösterilmeye çalışılıyor.

Mutabakat metninde her ne kadar İstanbul Sözleşmesi isim olarak geçmiyorsa da, İttifak içindeki kimi partilerin, ‘Seçildiğimiz günün ertesi günü İstanbul Sözleşmesini geri getireceğiz’ nev’indeki açıklamalarını da birlikte değerlendirmek gerek.

Bir de anlaşma metninde, Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı -sözde- Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzarote Sözleşmesi) yükümlülüklerine uyulacağına dair açık ifadeler var. Oysaki bu sözleşmenin çocukları cinsel istismara karşı korumadığı, belli bir yaştan sonraki çocukları cinsel istismara karşı açık hedef haline getirdiği hep ifade ediliyor.

Bununla beraber mutabakat metninde manevi değerlerin korunmasına dair de hiçbir şeyin geçmiyor olması dikkatlerden kaçmıyor. Oysaki internet vs. yerlerdeki sınırsız özgürlüğün sözü veriliyor.

Geleceğimizi ilgilendiren konulardan biri de, Millet ittifakındaki partilerin Paris İklim Anlaşması ile ilgili tutumlarıdır. Mutabakat metninde, bu anlaşmanın hedefi ve gereklilikleri yerine getirilecek, deniyor ve iktidara geldikleri takdirde anlaşmanın prensipleri doğrultusunda 2050 yılı Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefini koyacaklarını kayıt altına alıyorlar.

Malumunuz olmak üzere, Türkiye Ekim 2021’de zaten bu anlaşmayı kabul etti. Ki bununla alakalı ciddi eleştiriler de oldu. Paris İklim Anlaşmasının çevreyle bir alakasının olmadığı, çevre ve atmosfer kirliliği algısı üzerinden ‘Yeni Dünya Düzeni’ için Türkiye’yi kıskaca almaya çalışma operasyonu olduğu ve ayrıca anlaşmanın hayvanlar ve hayvansal gıdalara yönelik bir tür tehdit içerdiği hep yazıldı, çizildi.

Metnin bütününden aslında olumlu denecek bir husus ön plana çıkmıyor. İşin eleştirilecek tarafları çok daha fazla var. Hatta kimi maddelerin zaten boşta kaldığı, çünkü şu an o işlerin yapıldığı ifade ediliyor. TOKİ’nin sosyal projeleri ve maaş artışları gibi hususlar.

6’lı masa iktidara geldiğinde bunları uygulama becerisini ortaya koyar mı, o kapasitesi var mı? Bir de bu önemli. Çünkü kimi maddeler ile ilgili bol keseden söylenenlerle alakalı bu da akla geliyor elbet. Ama işin en can alıcı tarafı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçene kadar, bu vaatleri uygulayacak bir cumhurbaşkanına ihtiyaç olacak ve şu an o yok ortada.

Peki diyelim ki o cumhurbaşkanı adayı bulundu, e şimdi o aday bütün bu vaatleri üstlenir mi veya kabul eder mi? Bunun hiç hesabı yapıldı mı? Aday 6’lının içinden biridir derseniz, onun daha uzlaşısı yok, bu kadar maddenin nasıl oldu? Derim. Milletçe eğleniyoruz işte!