Sen neymişsin HÜDA PAR!
Türkiye’deki ve dahası dünyadaki siyaset, gerçekten çirkefliklerle dolu. Dertleri temiz siyaset olmayan sözde siyasetçilerin, kendi çıkarları uğruna olmadık yollara başvurabildikleri sıradanlaştı artık.
Daha önce sadece bir cenahın bu çirkefliklere tevessül edebileceği düşünülüyordu, ama şu çıkar ve hodbinlik öyle bir hastalık ki kime bulaşsa onları aynı derekeye yuvarlatabiliyor maalesef.
Onun için siyaset sahnesine çıktığı günden bu yana HÜDA PAR, hep buna dikkat çekerek ‘Dürüst Siyaset’ diyor.
Evet, deyim yerindeyse HÜDA PAR gece gündüz, ‘Dürüst Siyaset’ diyor, ‘Gerçek Adalet’ diyor.
HÜDA PAR;
Senden muhalif olanlara çamur atarak siyaset yapılmaz, yapılmamalı, diyor.
Her kim, hak ve adalet için, ülkenin huzur ve selameti için ne yapacaksa, onu anlatarak siyaset yapsın, diyor.
Ailenin korunması, çocukların muhafazası, toplumun çürümüşlükten azade kılınması için adımlar atılsın, diyor.
Âdem ve Havva’nın çocukları olarak yaradılıştan gelen haklar her neyse, onlar herkes için olsun, diyor.
Birileri için açılan özgürlük alanı, başkaları için mayın tarlası sayılmasın, diyor.
İnsanlar doğuştan gelen hakları karşısında eşitliği, beceri ve yetenekleriyle de adaleti görsün, diyor.
Eğitimde, sağlıkta ve diğer sosyal yaşam alanlarında ötekileştirme olmasın, herkesin din, can, mal, akıl ve nesil emniyeti sağlansın, diyor.
Ana dili yaradılıştan gelen bir haktır, herkesin kendi ana diliyle konuşması, ana sütü gibi helaldir, diyor.
Bireylerin başarı ve özgüven kazanımlarına direk etkisi olan ana dilde eğitim, talep eden herkes için mümkün olsun, diyor.
Ve HÜDA PAR, bunlar gibi insaf ve izan sahibi herkesin altına imza atabileceği daha birçok ilkeyi söylüyor, savunuyor.
Ama o da ne?! Sağdan soldan hücum eden edene… Sen neymişsin HÜDA PAR!!
Yalan, iftira, karalama gırla… Hele bir de doğruları üzerinden vurmaya çalışanları görünce, ‘artık kıyamet yaklaştı demek’ diyesi geliyor insanın.
Ana dilde eğitim hakkını savunmanın üzerinden kopartılmak istenen fitne ateşinde fitnecilerin yanacağı muhakkaktır. Çünkü bu ülkede, bütün eksikliklere rağmen bir kardeşlik hukuku vardır ve Allah’ın izniyle bu korunacaktır.
Etnik kimlik üzerinden fitne ateşini körüklemeye çalışanların, o ateşte kendilerinin yandığı, tarihi gerçeklerle de sabittir.
Bu ülkede Kürd’ü, Türk’ü, Çerkez’i, Arap’ı, herkes kardeştir. Buradaki gayretin amacı, kardeşlik hukukunun tesisi konusunda var olan kimi noksanlıkların ortadan kaldırılmasıdır. Medeni her bir insanın bunu anlayışla karşılayacağı da şüphe götürmezdir.
Öte tarafta Peygamber Efendimizin adını kendi karanlık emelleri uğruna kullanmaya çalışana bakın hele! Kendi ilkelerine bağlı solcuların bile adını kirlettiler bunlar.
Bu zihniyet, Kapitalist ABD’nin mayın eşekliğini yapmaktan bile utanç duymadı. Süfli emelleri uğruna Kürt halkının onurunu ecnebilere peşkeş çekmekten imtina etmediler. Sevdalısı oldukları Kürt cellatlarına, bir hiç uğruna sundukları katkının hesabını versinler önce! Ve yine her şeyden önce, Kürtlere çektirdiklerinin hesabını versinler.
Tahfif ve tasğir etmeye çalışanların dertleri de başkadır. Bu siyasetçilere de tavsiyem, bir an önce nefis muhasebesine gitmeleridir. Çünkü haset; bırakın partiyi, cartı curtu, vallahi bitirir insanı!
Bütün müminler kardeştir. Kardeşlik hukuku çerçevesinde hareket etmek en doğrusu olacaktır. Üstünlüğün takvada olduğunu hatırdan çıkarmamak elzemdir.
Kibir, haset, hodbinlik ve riya gibi hastalıklar, Müslümanın Rabbiyle olan bağlarına zarar vermesi yanında, kişinin sağlık ve huzurunun da celladı olduklarından şüphe yoktur.
Birbirimizin hukukunu gözetelim, kardeş kalalım, çünkü aksi olanda rahmet yoktur, bunu böyle bilelim.
Kalın selamette.