• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

2022-2023 Eğitim-Öğretim Dönemi pazartesi günü başlıyor. Öncelikle yeni eğitim/öğretim döneminin hayırlı olmasını diliyorum.

Ve sonra…

Eğitim ve öğretim aslında sadece insanlık için değil, bütün canlılar için olmazsa olmazdır. Bütün canlılara, Yüce Allah’ın bahşettiği hayat serüvenindeki şartlar doğrultusunda ilham buyurduğu bir eğitim süreci, eğitim durumu vardır. İnsanların ayrıca verdiği eğitimle kimi hayvan türlerinin neler yapabildiğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla farklı canlı türleri için de eğitim önemli bir husustur.

Bunu böylece ifade ettikten sonra eğitimin ve öğretimin merkezinde ‘insan’ olduğu gerçeğini ifade ederek, Yüce Rabbimizin önce okumaya yani öğretime sonra da eğitime verdiği değeri Kur’an-ı Kerim’in ilk inen ayetinden ve diğer birçok ayetten anlamak zor değildir.

Yüce Allah; önce ‘Okuyun!’ diyor, ardından okuyanlara ‘Anlatın, tebliğ edin!’ diyor, ondan sonra da ‘Okuduklarınızı yaşayın!’ emrini buyurarak, ‘Yapmadıklarınızı niye anlatıyorsunuz?!’ fermanıyla da aslında en yüce eğitim sistemini ortaya koyuyor!

Bu müthiş bir eğitim, çok değerli bir disiplin sistemidir! Bu ahengi ortaya koyan, Yüce Yaratıcının kendisidir çünkü!

Bu ulvi yaşam ve eğitim-öğretim sistemini ortaya koyan Yüce Yaratıcı, ‘Rabbinizin adıyla okuyun!’ diye ferman buyuruyor. Çünkü asıl ilim O’nun yanındadır ve ilmin, bilginin kaynağı O’dur. İnsanoğluna isimleri öğreten de O’dur.

O’nun adıyla elde edilen bilginin faydası, gidilen yolun doğru hedefi, elde edilen araçların yararı vardır.

Onun için eğitim-öğretim dönemi başlangıcı vesilesiyle ifade edilmesi gereken en önemli husus şudur ki; eğitimde O yoksa fayda yoktur, erdem yoktur, irfan yoktur, saygı yoktur, ahlak yoktur; maalesef zarar ve ziyan vardır, hırçınlık ve sersemlik vardır, ahlaksızlık ve huysuzluk vardır, saygısızlık ve hodbinlik vardır ve ennihaye ihdas olmuş acayip bir yaratık profili vardır.

Kendi değerlerimizi korumak şöyle dursun, sözde eğitim yuvalarında o asli değerlere düşmanlık ediliyorsa, burada toplumu kucaklayacak bir insan profilinin ortaya çıkmasının imkânı yoktur.

 Kesinlikle geleceğimizin idarecileri çocuklarımızı, gençlerimizi, Batıdan fonlanmış şebekelerin tuzaklarına düşmekten korumanın yollarını aramalıyız.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortaklaşa finanse edilen ve Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülen, “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” (ETCEP), 19 Eylül 2014 tarihinden itibaren Batman, Erzurum, İzmir, Karaman, Malatya, Mardin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa ve Trabzon illerinde 40 pilot okulda uygulanmıştır. Belirlenen okullar arasında 13 lise, 14 ortaokul, 10 ilkokul ve 3 anaokulu vardı. Toplam 40 okul içinde 3 özel okul da yer almıştı. Daha sonra bu sinsi çalışmalar her yere götürüldü.

Bu sinsi projenin uygulanmasında çocuğunu okula gönderen kaç tane Batmanlı, Trabzonlu Samsunlu, Sivaslı, Malatyalı velinin haberi vardı; belki hala da yoktur.  

Cinsiyetsizliği yeni ve üstün bir meziyetmiş gibi her tarafta pazarlayan mihrakların yardımcı kitaplar, seminerler ve çalıştaylar üzerinden bu bozgunluk halini özendirmeye çalıştıkları unutulmamalıdır.

Bugün İslam toplumunun, isimlerini/harflerini buraya yazmaktan imtina ettiğim müfsit kişiliklerle başı dertte olmasının asıl sebebi de inanın çarpık eğitim sistemidir. Eğitim sistemimizin içinden bu karanlık elleri çekip almalıyız. Bu işin başka çaresi yoktur.

Bugün genel itibariyle eğitim sisteminden şikâyet edildiği bir gerçektir. Kitabından müfredatına eğitmenine kadar, kendi manevi ve ulvi değerlerimiz esas alınarak bunların belirlendiği söylenemez.

Durum böyle olunca pak, saf ve temiz fıtratlarıyla o yuvalara teslim edilen çocukların/gençlerin kendi değerlerine yabancı hatta düşman bir vaziyet üzerine geri dönmeleri sorgulanması gereken önemli bir husustur.

Bunu söylerken tabi ki toptancı bir yaklaşım içerisinde değilim, ancak en basit deneyle bugün o kadar övülen okul ve öğrenci sayısının fazlalığı ve sözüm ona takdir edilen eğitimin kalitesi neticesinde birçok ailede çocuk ve gençlerle ilgili şikayetler ayyuka çıkmışsa, o zaman kimse kimseyi kandırmasın, burada ciddi bir terslik vardır demektir. Öyle ya, bu kadar ‘derslik’ varsa o zaman o kadar ‘terslik’ niye, sormak gerekmez mi?!

Sonuç olarak demem o ki; aileler teyakkuzda kalarak, çocuklarının eğitimlerinin takipçi olmalılar; ta ki sistemin kendisi düzelsin/düzeltilsin ve zehirli müdahaleler saf dimağları iğfal edecek güçte olmasın!  

Bütün müdahalelere rağmen manevi değerlere bağlı, dürüst, sağlam, ahlaklı ve şuurlu eğitmenler, öğretmenler ve hocalar büyük takdiri hak ediyor; onları da anmadan geçmeyelim. Allah sayılarını arttırsın!

Yazının bitiminde, tüm öğrencilerimize sağlıklı ilim/bilim taleplerinde zihin açıklığı; tüm öğretmenlerimize de eğitim-öğretim hayatlarında doğru, sağlıklı ve pratik  yöntemler üzerinden ilerlemeleri için başarılı çalışmalar diliyorum!