• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Seçim sath-ı mailine girildi gibi. Seçimin ayak sesleri gittikçe artıyor. İttifak ve aday tartışmaları her geçen gün büyüyor. Buna göre artık seçim çalışmaları başladı demektir. Normal şartlarda 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak seçimlerin, erkene alınması ihtimali her geçen gün artıyor.

Basından edinilen bilgilere göre iktidar ortakları, seçim barajı konusunda bir noktada anlaştı gibi. AK Parti ve MHP’nin barajın yüzde 7 olması konusunda fikir birliğine vardıkları söylense de nihai kararları bu değil tabi. Son kararlarını yapacakları açıklamayla duyuracaklardır herhalde.

Şu an mevcut ittifakların dışında acaba başka ittifaklar olur mu? Hangi parti bağımsız, hangisi ittifaklar içinde yer alır? Bunu şimdiden kestirmek zor, ancak arayışların başladığı ve giderek de hızlandığı artık inkâr edilemez.

Yapılan anket sonuçlarına göre bu seçim arifesinde küskünler sayısı bir hayli fazladır. Zaten, daha önce oy verdiği partiyi değiştirmek isteyen insanların sayısının fazla olduğu açıkça görülüyor. AK Partinin bu konuda çok fire vereceği tartışılıyor, hatta öyle görülüyor.

Ekonomik daralma, işsizlik, ahlaki erozyon, hassasiyetler noktasındaki artan duyarsızlık AK Partiyi olumsuz etkileyen konuların başında geliyor.

Bu ülkenin asli unsurlarından Kürtlerin hassasiyetlerinin görmezden gelinmesi, Kürt ve Kürdistan sözcüklerine karşı varılan tahammülsüzlük ve AK Parti’nin tüm bunlarla ilgili seyirci kalması hususu, vatandaşın gözünden kaçacak konular değil elbet. 

Trabzon’un Şalpazarı İlçesi’nde şapka üretimi yapan bir fabrikaya "Kürdistan” şapkası üretiliyor diyerek MHP'li Şalpazarı Belediye Başkanı Refik Kurukız ve belediye ekiplerince baskın yapılıyor. Yerel medyaya yansıyan bilgilere göre, Irak’ta 10 Ekim'de gerçekleşecek seçim için gelen sipariş üzerine üretim yapılırken fabrikaya gelen Başkan Kurukız, üretimin 'yasa dışı' olduğu iddiasıyla zabıtalara şapkaları toplattırdı ve toplanan şapkaları yol ortasında yaktırdı.

Kendini hem hâkim hem savcı hem kolluk kuvveti yerine koyup eşkıya gibi bir işyerini basıp gasp işlemi gerçekleştirdikten sonra başkalarının sürekli sokaklarda ateş yaktığı gibi yol ortasında “Kürdistan” yazılı seçim şapkalarını yakan bir zihniyetin hala görevde olması ve iktidarın buna seyirci kalmasının mantıklı bir izahı olabilir mi?! Hassasiyet sahibi vatandaşların bunları görmezden geleceği düşünülemez! Ama yetkili olanların bunları gördükleri ve hesaba kattıkları yok!

CHP ve HDP’de de aynı düşüş söz konusu. Buna ek olarak aradaki ittifak havasıyla aldıkları oyların, ihtilaf nedeniyle eriyeceği görülecektir.

Ölçüp biçip tartınca her zaman olduğu gibi bugün yeniden, sahiden memleketin temiz, adil, duyarlı, hassasiyet sahibi kadrolara ihtiyacı var diye düşünüyorum.

Baksanıza memleket kaht-ı rical yaşıyor gibi. Nerede olmaz, olamaz dediğin biri varsa, olmaması gereken yeri tutmuş ve durmadan sorun, sıkıntı üretiyor, düşmanlaştırıyor, kutuplaştırıyor, memleketi cehenneme çevirmek için elinden geleni yapıyor. Böylesi bir akıl tutulması karşılıksız kalabilir mi?!

Kimi insanlar 60 metrekarelik evlerde hayat mücadelesi verirken ve kaldıkları tabir yerindeyse o “kabirler”in kirasını ödeyemezken, kimileri de 2,5 milyon TL maaş ile keyif çatıyorsa burada büyük bir sorun vardır, demektir.

Spora karşı değilim ancak bu kadar işsizlik, sıkıntı ve ekonomik nedenlerle evlenemeyen gençlerimiz varken sözü edilen sektörün milyon lira borçları siliniyorsa adaletin, sosyal devlet olmanın ruhuna fatiha okunmuştur demektir.

İnsanlar elektrik faturalarını ödemekte zorlanırken vatandaşın kerhen finans sağlamak zorunda bırakıldığı TRT’nin bir spor yorumcusuna aylık 30 bin TL civarı maaş ödemesi kabul edilemez! Burada zulüm ve gasp vardır! Bugün insanlar sormasa da Allah bunun hesabını soracaktır, bilesiniz.

Bir futbol yorumcusuna yıllık 8,5 milyon TL niçin verilir, Allah aşkına?! Ekonomik daralmanın olduğu zaman ve zeminde ‘melek’ olana bunu vermek yeriliyorken, ‘Şeytan’la bu paraya anlaşmak neyin nesi oluyor?! Sizce kıymete binen ‘Şeytan’sa vatandaş bunun hesabını soracaktır!

Dönemin HÜDA PAR Genel Başkanı Rahmetli Mehmet Yavuz TRT’nin siyasi parti liderlerine ayırdığı birkaç dakikalık sunumda kendi partisine oy isteyememişti!!! Kendisi istemişti, ancak kanal Mehmet Başkanın son cümlesini keserek kaydı yayınlamıştı! Onlara para akıtarak, milyon dolarlar ödeyerek ekranları açtıklarınızın dışındaki hak sahiplerine bu ekranların açılması gerekmiyor mu? Onların bu ekranlardan seslerini duyurma hakları yok mu? Üstelik bunun karşılığında sizden ücret de istedikleri yok! Adil olun!

Bütün bunları görürken sahiden HÜDA PAR’a ihtiyaç var diye düşündüm ve bunu sizinle de paylaşmak istedim! Takdir sizin!

Selam ve dua ile.