Söndüremezsiniz!!!
“İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.”
İslam’ın sönmez ve söndürülemez bir hakikat olduğunu bütün kainat kendine has dilleriyle haykırırken, kendisinin veya başkasının acziyetini İslam’a saldırarak örtmeye çalışanlar, hüsranı yaşayacaklardır.
Tarih boyunca beşeriyet İslam’dan uzaklaştıkça batmış, yıkılmış, harap olmuş; ne zaman ki İslam’ın mukaddes çözümleri neşv’u nema olmuş, insanlık felah bulmuştur.
Geçmiş bütün kavimlerin tarihlerini alın okuyun, bu hakikatin hep haykırdığını göreceksiniz! Kıtlıktan, tufandan kurtaran bu eşsiz ‘güneş’ olduğu gibi insicamı sağlayan, insanın fiziki yapısını, ruhi gelişimini de kurtaran bu ulvi çözümler olmuştur.
Selameti, hilmi, barışı vazeden yüce İslam’ın cahil cüheladan çektiklerini bir kenara bırakarak tarih boyunca onu hakkıyla imtisal edenlerin huzur bulduğu bir hakikattir. Çekilen bütün çilelerin de cahil cühela ve nefsini şeytana satanlar kaynaklı olduğu görülecektir.
Cahil cühelanın, sapıtmışların yapıp ettiklerini Aziz İslam’a mal ederek saldırı için bahane bulanların, kendi karanlık geçmişlerine göz atmaları icap edecektir. İşkenceyi, giyotini, yakmayı, yıkmayı kendi siyasetleri haline getirenlerin bugün söz söylemeye hakları olmayacaktır. 1792’den 1981 yılına kadar insanlığı giyotine takan, beşeri değerlerden Fransızların bugün krizi, terörü başka yerde aramalarına hiç gerek yoktur.
Tarihleri amfi tiyatro arenalarında insanları birbirine öldürtmekle kara olan zihniyetin krizi, terörü başka yerde aramaları beyhude bir uğraş olsa gerek.
Sadece Fransa’nın 1524'te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika'nın batı ve kuzeyinde 20'den fazla ülkeyi sömürüsüne alarak, Afrika'nın yüzde 35'ini 300 yıl boyunca esaretleri altına aldıkları ve buralarda katliam ve soykırımlardan geri durmadıkları inkar edilemez bir gerçektir. Buralardaki 5 asırlık kargaşa 2 milyon Afrikalının hayatına mal oldu.
Bugün bile bütün İslam beldelerindeki katliamların, kargaşaların, yıkımların müsebbipleri batı zihniyeti ve onların yerli uşakları iken, Fransa elebaşının ‘İslam’ın güncellenmesi gereken bir din olduğu’ minvalindeki hezeyanlarından sonra, “İslam, bugün dünyanın her yerinde kriz yaşayan bir dindir” şeklindeki haddini aşan skandal sözleri ve Fransa’daki Müslümanların yaşam biçimlerine yönelik saldırganlığı dikkatlerden kaçmadı, kaçmıyor.
Krizlerle dolu tarihini unutan Macron’un bugün içinde bulundukları krizlerin etkisinden olsa gerek çareyi İslam’a saldırmada bulduğu gözlerden kaçmamıştır.
HÜDA PAR dün ülkenin dört bir yanında cuma namazı çıkışı yaptığı basın açıklamasında; “Avrupa ülkelerinde Müslümanlara mal edilmeye çalışılan şaibeli saldırılar, İslam’ı Batı’da yok etme projesinin bir parçasıdır. Avrupa ve Fransa, İslam’a karşı açtığı bu savaşı kazanamayacaktır. Aziz İslam’a karşı mücadele etmeye çalışanlar, dün olduğu gibi bugün de kaybedenlerden olacaktır” ifadelerine yer vererek, sinsi plana dikkat çekmekle beraber bunun başarılamayacağını da belirtti.
HÜDA PAR’ın ayrıca bir çağrısı ve Avrupa’nın geleceğine yönelik bir vurgusu da vardı. Partimizin açıklamasının sonunda; “İzzet ve İrade sahibi İslam ülkeleri, Fransa’nın bu İslam düşmanlığına karşı mutlaka harekete geçmeli, dünya genelinde Müslümanların hak ve hukukunu koruyacak bir mekanizma mutlaka kurulmalıdır. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’da artışa geçen İslam düşmanlığını lanetliyoruz. Avrupa İslam’a gebedir. Bir gün mutlaka bu kutlu doğum gerçekleşecektir” sözlerine yer verildi.
İnşaallah bu çağrılar karşılık bulur ve bu doğum zamanında gerçekleşecektir.
Bir kez daha ifade edelim ki; hiç kimsenin bu nuru söndürmeye gücü yetemeyecektir, Macron ve avenesi dahil!
Selam ve dua ile.
.