Bir Hayalin Öyküsü…
Bir röportajında “Çocuklarım ileride bana ‘Baba kendi kültürünü ve dinini insanlığa anlatmak için ne yaptın?’ diye sorduklarında verebilecek sağlam bir cevabım olmalıydı.” diyordu Mustafa Akkad…
Kim bilir belki bu duygulardı onu harekete geçiren.
Hollywood’da geçirdiği süre zarfında “Amerikan sinemasında Müslümanların hep çirkin bir tipleme ile canlandırıldığını, İslam'ın bir terör dini gibi gösterildiğine" şahit olmuştu.
Nitekim ‘Politik Kamera’da “Perdedeki şey bireylerle ilgiliyse bir filmdir, sınıflarla ilgiliyse propagandadır.” düşüncesi hakimdi.
Bunun bilincinde olan yönetmen mücadelede en etkili yolun sinema olduğunun farkındaydı.
Artık yola koyulmalı ve bir an önce film için gerekli olan finansörleri bulmalıydı. İslam ülkelerini tek tek dolaşmaya başladı.
Nihayetinde Suudi Arabistan ve Fas’ın başını çektiği İslam ülkeleri, filmi finanse etmeyi kabul etmişlerdi.
Bir müddet sonra her ne olduysa önce Suudi Arabistan ardından henüz filmin 15. dakikası çekilirken Fas da, film için verecekleri maddi desteği geri çekmişlerdi. Üstelik Akkad’ın Fas’ı terk etmesi için 15 günlük bir süre tanınmıştı.
Tüm bu yaşananlara rağmen Akkad’ın pes etmeye niyeti yoktu. Yanına Anthony Quinn’i de alıp Libya lideri Muammer Kaddafi’nin karşısına geçti ve iki dudağı arasından şu dokunaklı cümleler döküldü: ’İslam, yeryüzündeki gariplerin dinidir. O da garip geldi ve gariplerin eliyle büyüdü. Fakat sinemada İslam’ın öyküsünü anlatacak olan bu filmin, yüzlerce yıl sonra aynı gariplikten nasibini almasına lütfen izin vermeyin.’
Bu dokunaklı sözlerin de etkisiyle Kaddafi filmi finanse edeceğini söyleyerek film için çalışmalara başlanmasını sağladı.
Nihayet 1977 yılına gelindiğinde ‘Çağrı’ gösterime girmeye hazırdı.
Öncesinde sinema işletmecileriyle gerekli anlaşmalar yapılmış, filmin geniş kitlelerce izlenebilmesi için bütün hazırlıklar yapılmıştı.
Fakat Müslümanlar arasında kulaktan kulağa dolaşan söylentilere göre filmde Hz. Muhammed (S.A.V.) bir oyuncu tarafından canlandırılacaktı. Müslümanlar tarafından asla kabul edilemeyecek olan bu gerekçe nedeniyle sokaklarda haftalarca sürecek protesto gösterileri patlak vermişti.
Göstericiler Washington’da bir sinema salonuna baskın düzenleyip onlarca kişiyi rehin almıştı. Filmin vizyondan çekilmemesi durumunda herkesi öldürecekleri tehdidinde bulunmuşlardı. Bunun üzerine film Washington’daki sinemalardan çekilmişti.
Diğer eyaletlerdeki eylemlerde ise göstericiler; "İslam'ı Ticarete Alet Ettirmeyeceğiz" ve “İslâm'ı Dejenere Ettirmeyeceğiz” sloganlarıyla yürüyüşler gerçekleştirmiş, filmin gösterime girmesine izin vermemişlerdi.
Bu olaylar sadece ABD ile sınırlı kalmamış dünyanın birçok ülkesine sıçramıştı.
Akkad, göstericilere hitaben ’Filmi izlediniz mi?’ diye soruyor; göstericilerden ise hayır yanıtını alıyordu. Göstericilere filmi izlemeleri tavsiyesinde bulunan Akkad, şayet İslam’a aykırı bir tek kare bulabilirlerse samimi bir Müslüman olarak filmi yakmak üzere kendilerine vereceğini söylüyordu.
Belki bu gösteriler filmin milyonlarca dolar zarar etmesine sebep olmuştu; ancak milyonlarca gönüle dokunmasına engel olamamıştı.
İslam ülkelerinin çoğu ‘Çağrı’ filmini o dönemde yasaklamış, yıllar sonra filmin gösterimine izin vermişlerdi. Son olarak Suudi Arabistan'ın 2018 yılında filmin üzerindeki yasağı kaldırmasıyla yasaklar son bulmuştu.
O dönemde yaşanan tüm bu olumsuzluklar karşısında bunalan Akkad daha sonraları bir röportajında şöyle diyecekti: "Bu olaylar kültürel zayıflığımızın, bilinç düzeyimizin ne acıklı bir durumda olduğunu gösteriyor."
Ali Şeriati’nin de dediği gibi "Öze dönüş ve kendini tanıma; kendi kalıpları içine hapsolmak ve kendini sınırlamak anlamına gelmez." Bunun bilincinde olan Akkad, kendi kalıpları içine hapsolmamanın bedelini ağır bir şekilde ödeyerek kendinden sonra gelecek olan kuşaklara umut ve cesaret kaynağı olmuştu.
Ünlü İslam mütefekkiri Muhammed İkbal; İslam’ın davet metodunu, dar kalıplar içine bilinçsizce hapsetme girişimlerine nazire edercesine der ki;
Göklere ulaştı, ilahi! yüksek emellerim,
Ama aşağılarda aşağılanan hep benim.
İçim parçalanır, fakat bir şey gelmez elimden;
Beceremem bu dünya işini, bilmem neden?
Hep engel çıkar bu yolda karşıma,
Güç yetirebilir miyim şu dünyama?
Dinî öğrenir, alim kesiliriz ama;
Neden dünya işinde oluruz cahil acaba?