Yeni bir araştırma, insanların derin uzay iletişimlerini inceleyerek, dünya dışı zekâların insan sinyallerini en olası hangi bölgelerde tespit edebileceğini ortaya koydu.

Bir uzaylı uygarlığı insan sinyallerini yakalamaya çalışsaydı, bunu nerede ve ne zaman yapma olasılığı en yüksek olurdu? Pennsylvania Eyalet Üniversitesi (Penn State) ve NASA’nın Güney Kaliforniya’daki Jet İtki Laboratuvarı (JPL) araştırmacılarının yürüttüğü yeni bir çalışma, Dünya’dan yapılan derin uzay iletimlerinin yönlerini ve zamanlamasını inceledi. Araştırmacılar, bu iletimlerin yalnızca başkalarının bizi nasıl görebileceğini değil, aynı zamanda bizim de uzaylı yaşam arayışında (SETI) stratejimizi nasıl geliştirebileceğimizi gösteren desenler ortaya çıkardı.

Çalışmanın başyazarı ve NASA araştırma bursunun baş araştırmacısı, Penn State’te astronomi ve astrofizik lisansüstü öğrencisi Pinchen Fan, şunları söyledi:
“İnsanlar çoğunlukla Mars gibi diğer gezegenleri incelemek için gönderdiğimiz uzay araçlarıyla iletişim kuruyor. Ancak Mars gibi bir gezegen, iletimin tamamını engellemez. Dolayısıyla bu iletimlerin uzantısı, uzaktaki bir uzay aracı ya da gezegen tarafından tespit edilebilir. Bu durum, bizim de dış gezegenlerin (ötegezegenlerin) hizalanmalarına odaklanmamız gerektiğini gösteriyor.”

Araştırmanın sonuçları, 21 Ağustos 2025’te Astrophysical Journal Letters’ta yayımlandı ve aynı gün Penn State Dünya Dışı Zekâ Merkezi’nin ev sahipliğinde düzenlenen SETI Sempozyumu’nda sunuldu.

Fan, “SETI araştırmacıları, zekâya işaret eden teknolojik izleri arar. Bizim en sık kullandığımız sinyallerin yön ve sıklığını incelemek, nerede arama yapmamız gerektiğine dair ipuçları veriyor,” dedi.

Araştırmacılar, NASA’nın uzaydaki uzay araçlarıyla çift yönlü iletişimi sağlayan Derin Uzay Ağı (DSN) kayıtlarını analiz etti. Kayıtlar, sinyallerin yönü ve zamanlamasıyla ilgili bilgiler sağladı.

JPL’den proje bilimcisi ve makale yazarlarından Joseph Lazio, “DSN, New Horizons gibi Güneş Sistemi dışına çıkan görevler ile James Webb Uzay Teleskobu gibi misyonlarla Dünya arasındaki bağı sağlıyor. İnsanlığın en güçlü ve sürekli radyo sinyalleri buradan uzaya gönderiliyor,” dedi.

Sonuçlar, en yoğun iletimlerin Mars yakınındaki uzay araçlarına yapıldığını gösterdi. Bunun dışında Güneş-Dünya Lagrange noktalarındaki teleskoplar ve diğer gezegenlerdeki araçlar da sıkça hedef oldu.

Fan’ın açıklamasına göre:

Son 20 yıllık verilere göre, eğer bir uygarlık Dünya ile Mars’ın hizalanmasını gözlemleyebiliyorsa, bu durumda %77 ihtimalle Dünya’dan gelen bir sinyali yakalayabilir.

Başka bir gezegenle hizalanma gözlemleniyorsa bu oran %12.

Rastgele bir noktada ve zamanda ise bu ihtimal neredeyse sıfır.

Araştırmacılar, bu nedenle kendi SETI arayışımızda ötegezegenlerin hizalanmalarına odaklanmamız gerektiğini vurguladı.

Çoğu ötegezegen, yıldızlarının önünden geçerken (transit yöntemi) keşfediliyor. Ancak iki veya daha fazla ötegezegenin aynı anda hizalanması nadir gözleniyor.

Fan, NASA’nın 2027’de fırlatılması planlanan Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu sayesinde yüz binlerce yeni ötegezegen keşfedileceğini ve arama alanının büyük ölçüde genişleyeceğini söyledi.

Ayrıca araştırmacılar, DSN sinyallerinin ortalama 23 ışık yılı uzaklıktan bizim teleskoplarımızla bile algılanabileceğini hesapladı.

Muhabir: Hamza Durmaz