Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), kadınlara yönelik zulüm suçlamasıyla bazı Taliban liderleri hakkında insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları gerekçesiyle tutuklama kararı çıkardı. Karar, ''Batı başkentlerinde'' memnuniyetle karşılandı. Ancak dünya kamuoyunda tek bir soru yankılanıyor: Gerçek işgalciler neden hâlâ yargılanmıyor?

Taliban’ın işgalcileri kovup iktidara gelmesiyle birlikte, Batı’nın yıllardır araçsallaştırdığı “kadın hakları” söylemi şimdi uluslararası ceza sisteminde bir cezalandırma gerekçesine dönüştürülüyor. Ancak bu söylemin samimiyeti, geçmişte yaşanan onca ihlalin görmezden gelinmesiyle ciddi şekilde sorgulanıyor.

Zira aynı UCM, 2001 ile 2021 arasında Afganistan’ı kan gölüne çeviren ABD ve NATO güçlerinin işlediği suçlara karşı hiçbir adım atmadı. Düğün alaylarını bombalayan, sivil köyleri yerle bir eden, binlerce masumun ölümüne neden olan işgalciler ne sorgulandı, ne de hesap verdi. ''Adalet'', yalnızca Batı’nın karşısında duranlara işledi.

Bugün Taliban’a “kadınlara zulüm” gerekçesiyle yöneltilen suçlamalar, işgal yıllarında öldürülen, travmaya sürüklenen, tecavüze uğrayan binlerce Afgan kadının yaşadıklarını görmezden gelen Batılı sistemin çifte standardını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Öte yandan, soykırımcı israilin Gazze’de gerçekleştirdiği insanlık dışı saldırılar da ortada. Hastaneleri, okulları, pazar yerlerini hedef alan, 13 binden fazla Filistinli kadını katleden Netanyahu liderliğindeki israil yönetimi hâlâ ''özgürce'' hareket ediyor.

Muhabir: Huseyin Gizli