Bu tür bir kayma, jeolojik kanıtlarla uzun süredir tahmin edilse de, daha önce hiç hareket halindeyken gözlemlenmemişti. YouTube’a yüklenen çarpıcı görüntüler, jeofizikçilerin daha derin analizler yapmasına yol açtı. İncelemeler sonucunda, kaymanın aşağı doğru kavisli bir yol izlediği ve daha önce antik “slickenline” izlerinden çıkarılan desenlerle örtüştüğü doğrulandı.
Myanmar’da güçlü bir depreme ait bir CCTV kamerası tarafından kaydedilen ve bir fay hattının kaydığı anı gösteren video, YouTube’a yüklendikten sonra hem jeologların hem de halkın büyük ilgisini çekti. Ancak jeofizikçi Jesse Kearse için bu videoyu beşinci ya da altıncı izleyişinden sonra olağanüstü bir ayrıntı dikkatini çekti.
Kearse ve Kyoto Üniversitesi’nden meslektaşı Yoshihiro Kaneko videoyu daha yakından incelediklerinde, bunun kavisli fay kaymasına dair ilk doğrudan görsel kanıt olabileceğini fark ettiler.
Deprem araştırmaları yapan jeologlar, uzun süredir faylanma sırasında kayan kaya bloklarının arkasında bıraktığı oluklu izler olan kavisli “slickenline” izlerini gözlemliyordu. Ancak bu video ortaya çıkana kadar, böyle bir kaymanın gerçekten meydana geldiğine dair görsel bir doğrulama yoktu.
Kavisli Fay Kaymasına İlk Bakış
Kearse ve Kaneko, The Seismic Record dergisinde yayımlanan çalışmalarında, bu görüntünün depremlerin nasıl meydana geldiği ve fayların nasıl kırıldığı konusunda bilgisayar modellerini geliştirmek için önemli bir içgörü sunduğunu açıkladılar.
Video, Myanmar’daki Sagaing Fayı yüzeyinin yakınında konumlandırılmış bir güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. 28 Mart’ta 7.7 büyüklüğünde bir deprem bu fay hattını kırdı. Kamera, fayın yaklaşık 20 metre doğusunda ve depremin merkez üssünden yaklaşık 120 kilometre uzaklıkta bulunuyordu. Görüntüde yerin gerçek zamanlı olarak kaydığı anlar gözlemlenebiliyor.
Görüntüyü olağanüstü kılan şey, fayın hareketini net bir şekilde göstermesiydi. İlk sarsıntının ardından, izleyiciler fayın batısındaki toprağın kuzeye doğru kaydığını açıkça görebiliyor—bu, sismik kuvvetlerin gerçek hayattaki etkisini görsel olarak ortaya koyuyor.
Kearse, “YouTube’a yüklendikten bir iki saat sonra videoyu gördüm ve hemen tüylerim diken diken oldu,” diye hatırladı. “Bence her deprem bilimcisinin görmeyi arzuladığı bir şeydi ve işte oradaydı, çok heyecan vericiydi.”
Videoyu tekrar tekrar izlerken başka bir şey fark etti.
“Görüntüdeki nesneler düz bir hat üzerinde değil, aşağı doğru dışbükey bir kavisle hareket ediyordu. Bu hemen zihnimde bir şeyleri tetikledi,” dedi Kearse. “Çünkü önceki araştırmalarımda özellikle fay kaymasının kavislenmesi üzerine çalışmıştım ama yalnızca jeolojik kayıtlardan.”
Kearse, daha önce 2016’daki 7.8 büyüklüğündeki Yeni Zelanda Kaikoura depremi gibi olaylarda görülen kavisli slickenline izlerini incelemişti ve bu izlerin fay kırılmalarının dinamiklerini anlamada nasıl yardımcı olduğunu araştırmıştı.
Myanmar videosuyla birlikte, “Bu hareketi daha dikkatli ölçmeye başladık, sadece parmağımızla ‘işte burada kavis var’ demek yerine videodan nesnel, nicel bilgi çıkarmaya çalıştık,” dedi.
Araştırmacılar videodaki nesnelerin hareketini kare kare piksel karşılaştırmasıyla izlemeye karar verdi. Bu analiz, deprem sırasında fay hareketinin yönünü ve hızını ölçmelerine yardımcı oldu.
Darbe Benzeri Deprem Hareketi Nicel Olarak Belirlendi
Yaptıkları ölçümlere göre fay 1.3 saniyede yaklaşık 2.5 metre kaydı ve en yüksek kayma hızı saniyede 3.2 metre olarak belirlendi. Bu, depremin darbe-benzeri (pulse-like) bir yapıda olduğunu gösteriyor. Bu önemli bir keşif ve geçmişte sismik dalga analizlerinden çıkarılan benzer sonuçları doğruluyor. Ayrıca, fay hareketinin büyük kısmı yatay (strike-slip) olsa da kısa süreli bir düşey (dip-slip) bileşeni de mevcut. Araştırmacılar, kaymanın ilk etapta hızla kavis yaptığını, ardından doğrusal bir şekilde yavaşladığını buldu.
Bu desen, deprem bilimcilerin daha önce öne sürdüğü ve yüzeye yakın yerlerdeki düşük gerilmeler nedeniyle kaymanın kavis yapabileceği teorisiyle örtüşüyor.
Fay Dinamiklerine Dair Devrim Niteliğinde Sonuçlar
Kearse, “Deprem sırasında oluşan geçici gerilmeler, fayın yüzeye yakın yerlerde normal yolundan sapmasına neden oluyor,” dedi.
“Bu geçici stresler, fayı önce farklı bir yöne itiyor, ardından fay kendini toparlayıp normal hareketine geri dönüyor.”
Araştırmacılar, kaymanın hangi yönde kıvrıldığının depremin hangi yönde kırıldığıyla ilişkili olduğunu, bu olayda kuzeyden güneye kırılan Myanmar depremiyle tutarlı olduğunu belirtti. Bu, geçmiş depremlerde oluşan slickenline izlerinin, deprem dinamiklerine dair bilgi taşıyabileceğini ve gelecekteki sismik risklerin anlaşılmasında kullanılabileceğini gösteriyor.





