Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 14. Leo’nun Türkiye’ye yapacağı ilk yurt dışı ziyareti "havarisel hac" olarak sunuluyor. Ancak milyonların gözü başka bir soruda kilitli: Papa neden Gazze’ye uğramıyor?
İki yıldan uzun süredir soykırımcı israilin Gazze’de yürüttüğü saldırılar, BM yetkilileri ve uluslararası hukuk uzmanları tarafından açıkça “soykırım” olarak tanımlanırken, Hristiyan dünyasının en yüksek otoritesi bu tablo karşısında yalnızca “insani ateşkes” çağrılarıyla yetindi.
Gazze’de çocuklar enkaz altında can verirken, Batılı Hristiyan ülkeler silah sevkiyatlarıyla soykırımcı israile destek verdi. Hristiyanlık adına konuşan kilise kurumları ise sadece temennilerle yetindi. Ne güçlü bir kınama, ne ekonomik yaptırım çağrısı, ne de gerçek bir dayanışma... Papalık makamı da bu süreçte sessiz kalarak, Hristiyan dünyasının vicdanını temsil etme misyonunu fiilen yitirdi.
Eğer Papa gerçekten "havarisel bir görevle" yola çıkıyorsa, bu görev onu Gazze’ye, enkazların arasındaki hayatta kalma mücadelesine, kilisesiz kalan Hristiyanlara da götürmeliydi. Gitmedi. Gitmeyecek.
İşin diğer bir boyutu da Haçlı Seferleri. Orta Çağ boyunca Müslümanlara karşı Haçlı Seferleri düzenleyen Batı kiliseleri, bugün Gazze'de kiliseler bombalanırken, rahibeler öldürülürken ve ibadet özgürlüğü yok edilirken sessizliğe bürünmüş durumda.
Bugün hâlâ bazı aşırı sağ Hristiyan gruplar, Müslümanlara karşı "yeni haçlı seferleri" çağrısı yaparken; soykırımcı israilin Kudüs’te uyguladığı sistematik baskılar kiliselerin yıkılması, Hristiyan ve Müslüman kutsallarına yönelik saldırılar görmezden geliniyor.
Müslümanlara karşı tarihte ordu gönderen Papalık, neden kiliseleri bombalayanlara karşı eyleme geçmiyor?
Papalık, doğrudan siyasi bir güç olmasa da, 1.3 milyar Katoliğin ruhani lideri olarak güçlü bir ahlaki ve diplomatik baskı gücüne sahip.
Vatikan, İznik Konsili'nin yıldönümünü kutlarken “evrensel Hristiyanlık” vurgusu yapıyor. Ancak bu evrensellik, zulüm gören Hristiyanlar ve Müslümanlar için işlemiyor.





