--Gençler Öcalan’ı Okumalıymış!
PKK için “Derin filozof” olarak bilinen Abdullah Öcalan’ın kendi kaleminden yazılmış bazı makaleleri ve kitapları var.
Aliza Marcus “Kan ve İnanç PKK ve Kürt hareketi” isimli kitabında onlarca önemli PKK yöneticisi- İtirafçısı ve kurucu kadrodan kişilerle röportajlarını ele almış.
Bu kitaptaki PKK’lilerin anlatımında ilginç manzaralar var.
Bunlardan biri de: ‘Beka Vadisindeki eğitim günlerinde Öcalan’ın sohbetlerinden veya yazılarının okunmasından sonra militanların etrafa dağılarak “Serok ne anlatmaya çalıştı?” sorusu çerçevesinde saatler süren ‘Öz eleştirilerin’ yapılmasıdır.
Herkes yüce (!) Serok’un ne dediğini muradının ne olduğunu yorumlamaya çalışır.
Öcalan’ı ne kadar göklere çıkarsalar da o, geldiğinde doğal bir refleksle konuşmasına hemen hakaretle başlar “Siz benim dediğimi, demek istediklerimi anlamamışsınız...” diyerek yeniden bol bilinmez kelimelerle bir şeyler anlatır.
Haliyle bu ikinci yorum kafaları daha çok karıştırır.
Sonuçta cahil görünmemek adına herkes Serok’a yüce takdirlerini arz ederek ne kadar büyük bir düşünür(!) olduğunu teslim ederek olayı savuşturmaya çalışır.
Cezaevinde kalan bir arkadaşımdan dinlemiştim:
“Bir gün bir idam mahkumu PKK’lı komşu bir mahkumdan Öcalan’ın yazdığı bir kitap varsa gönderin diye not yollamam üzerine içeriye başka bir isimle sokulduğu belli olan bir kitap yolladı.
İyi bir okuyucu olan arkadaşımın ifadesiyle “Öcalan’a ait bu kitabı hususi olarak alıp okumaya çalışmama rağmen karmaşıklığı, kelimelere yansıyan kibri ve tespitlerindeki korkunç muğlaklığı sebebiyle anlamakta güçlük çektim. Bu meramımı PKK’li komşuma “Komşu, bu kitaptan bir şey anlaşılmıyor” diye söyleyince ondan şu cevap gelmişti;
“Adam tecritte kala kala bunamış ne dediğini bilmiyor!”
Doğrusu bu tespit alışageldik bir şey derken karşımıza Eski HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin, üniversite öğrencileriyle buluştuğu programda sarf ettiği ilginç sözler çıktı.
Temelli, İstanbul’da üniversite öğrencileriyle yaptığı bir toplantıda şu çağrıda bulunuyor:
"Bugün Türkiye’de özgür bir üniversite HDP’dir, rektörü de bellidir..."
"Dedim ya bizim bir rektörümüz var. O fikriyatla hareket ediyoruz. Kıymetini bilmesek de fazla adını zikr etmesek de bize sunduğu tezler var." deyip, bu tezlerin PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tezleri olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"Dolayısıyla gençliğin ve üniversite öğrencilerinin bunu okuması lazım. Bahsettiğimiz demokrasinin referansı bu"
Temelli şaka yapıyor galiba.
HDP bir Üniversiteyse çok kötü öğrenciler yetiştiren bir üniversitedir.
Hem bu üniversitenin rektörünün (Öcalan’ın) hiçbir öğrenciye diploma vermeyeceği de kesindir. Çünkü tek mükemmel, en mükemmel insan kendisidir(!)
Öcalan’ın kitaplarını Öcalan’dan başka anlayan bir tek insan varsa kesin o da ‘Yanlış anlamıştır!’
--“PKK’den Çocuklarımızı İstiyoruz Çağrısı Bu Kez Kamışlo’dan Yükseldi!
Kamışlo, nam-ı diğer Kamışlı.
Suriye’nin kuzeyinde bulunan bu kent YPG/PKK’nin elindeki en büyük şehir.
Kuzey Suriye’deki YPG/PKK yapılanması kendini “Özerk Yönetim” olarak lanse edip eğitimden sağlığa ‘Bölge içi’ tüm konularda ‘Tek Sesliliği’ esas alarak Kürtleri yönetmeye çalışıyor, daha doğrusu ezdikçe ezmeye çalışıyor.
Neden mi?
Her fırsatta ‘Kürtlerin yegane hamisi’ edebiyatıyla ortalığa salınan bu zihniyet, tüm Kürtleri kendi ideolojilerinin ve örgütlerinin zorunlu birer kölesi olarak görür.
Hal böyle olunca da Kürtlerin çoluk çocuğunu kendileri için ‘Öz Sermaye’ bilirler.
YPG/PKK ya da diğer adıyla DSG, 2019’da BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile 18 yaş altındaki çocukların askere alınmasına son vermeyi ve onları askeri eylemlerde kullanmamayı taahhüt eden bir plan imzaladı.
Ancak buna rağmen Kuzey Suriye’deki tüm bölgelerde Kürtlerin çocukları askeri eğitim için alıkonuluyor ve askeri kamplarda militan olarak yetiştiriliyor.
Türkiye’de baş gösteren “PKK’den çocuğumu istiyorum!” şeklindeki bekleyiş bu kez PKK’nin Kuzey Suriye’de başkent olarak gösterdiği Kamışlo’da kendini gösterdi.
KIZ ÇOCUKLARI gasp edilen 6 aile Kamışlo’daki BM Ofisi önünde bir araya gelerek DSG’yi çocuklarını kaçırmaktan sorumlu tutup çocuklarımızı geri getir!” diye döviz açıp sloganlar atıyor...
PKK’nin siyasi ayağı sayılan HDP’nin, PKK’yi uluslararası arenada pir-u pak gösterip insan haklarıyla ilgili ne kadar kelime varsa art arda sıralarken PKK’nin mezalimleri ve Kürtlerin ondan çektikleriyle ilgili tek kelime etmemesi ilginç değil mi?