Okul okumak istediğini ancak kocasının buna engel olduğunu belirten okuyucumuz şöyle soruyor:
“Sekiz yıldır evliyim. İki çocuğumuz var. Ben ortaokulu bitirdim, sonra okula gitmedim. Şimdi çevreme bakıyorum, bayanların çoğunun dışardan okul okuduğunu, üniversiteyi bitirdiklerini hatta yüksek lisans yapanları bile görüyorum. Benim eşim lise mezunu esnaf, maddi durumumuz da Allah`a şükür iyi. Ben de dışardan liseyi, üniversiteyi bitireyim diye çok söyledim. Ne yapacaksın, çocuklarla ilgilen, evine bak, evdeki işin sana yeter de artar dedi durdu. Bazen ondan habersiz gideyim başvurayım diye de düşündüm, sonra duyarsa hoş olmaz dedim. Bu konuda sık sık tartışıyoruz. ‘Çevremdeki kadınlara kocaları izin veriyor, sen niye karşı çıkıyorsun diyorum`, ‘ben böyle istiyorum, onlardan bize ne` diyor. Tamam, kadın kocasına itaat etmeli ama başka ailelerde çok sorun olmayan bir konuda erkeğin bu türden keyfi engellerine itaat edince benim durumumdaki bir kadın mağdur olmuyor mu?”
İlim öğrenmek, okumak, okula gitmek, kariyer yapmak ve diploma almak gibi günlük hayatta sık kullanılan fiilleri amaç ve kapsam bakımından birbirinden ayırmakta fayda var.
Bir kere şu hadis-i şerif, her zaman her Müslümanın kulağında küpedir: “İlim talep etmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
Burada kalkıp uzun uzun ilim öğrenmenin faziletlerinden bahsetmeyeceğiz. Ancak ilim öğrenmek için illâ ki, bir okula devam etmek gerekmez. Kişi hangi konuda isterse okuyarak, dinleyerek, araştırarak pek tabii yine ilim öğrenebilir. Veya okul dışında da ders veren, ilim öğreten bir çok özel kurumlar da bu konuda imkan sunmaktadır. Hele de bugün internet ve iletişim araçları bunu oldukça kolaylaştırmıştır.
Peki diploma, unvan vs. gereksiz midir? Tabi ki bunlar da önemlidir. Ancak burada maksadımız belli olmalıdır. Mesela Üniversite okumak istiyorum diyorsanız, devamında hedefinizi şu cümlelerden biriyle özetleyeceksiniz; çünkü üniversiteyi bitirdiğimde, her konuda çevremdekiler beni daha dikkat ve teslimiyetle dinlerler. Çünkü elimde üniversite diploması olursa, belli yerlerde çalışır ek gelir elde ederim. Çünkü çocukların derslerine yardımcı olurum, onlar bana bakar şevke gelirler. Çünkü bu zamanda üniversite bitirmeyene biraz bilgisiz gözüyle bakıyorlar, böyle bir kanaatle ezilmek istemiyorum.
Bunları anladık da ‘hangi fakülteyi niçin okuyacağız` sorusu bu memleketin temel problemlerinden birisi iken, bunu bir de evli ve iki çocuk annesi olup, geçim yönünden de sıkıntısı olmayan birisi için düşündüğümüzde, gerçekten öyle olmazsa olmaz diye inat edilecek bir amaçtan söz etmek mümkün müdür?
Hani Nasrettin Hoca`nın meşhur bir fıkrası var: "Kimsin?" diye sormuşlar
"Hiç kimseyim" demiş. Soruyu soran oralı olmayınca bu defa Hoca ona sormuş; "Sen kimsin?" Adam biraz gururlanarak "Mutasarrıf" demiş. Malum, mutasarrıf, eskiden kaymakamlık ile valilik arasındaki makama deniyor. "Sonra ne olacaksın?" diye sormuş Nasrettin Hoca.
Adam, "herhalde vali olurum" demiş.
"Daha sonra?" diye üstelemiş Hoca.
"Vezir" demiş adam.
Hoca sormaya devam etmiş; "Daha daha sonra ne olacaksın?"
Adam; "Bir ihtimal sadrazam olabilirim."
"Peki ondan sonra?"
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: "Hiç"
Ve Hocanın cevabı nüktelidir; "O zaman ne gururlanıyorsun be adam. Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım, hiçlik makamında!"
Adı üstünde fıkra. Fakat bize bir şeyler söylüyor. Okul okumaktan maksadımız; ‘desinler` kıvamında gizli bir gurur, çevredekilere karşı içte yanan bir çekememezlik, annelik makamına rağmen bir özenti mi yoksa hakikaten Allah için bir zaruret, bir ihtiyaç, bir çalışma heyecanı, bir davet vesilesi mi? Bunları gerçekten teşhis edebildiyseniz okul için bahsettiğiniz mücadeleye daha net bir cevap verilebilir.
Kocanın, eşinin okul okumasına engel olmasına gelince; elbette ki, evin reisi, ev ahalisinin nafakasından sorumlu olduğu kadar, eğitim öğretiminden de birinci derecede mes`uldür. Ama okul, diploma, kariyer, unvan gibi şeylerde erkeğin tasarrufunu, iradesini, kararını, tercihini ve iznini yok saymak ailenin fabrika ayarlarıyla oynamaktır.
Eşler arasındaki ülfet, ünsiyet, muhabbet, saygı, samimiyet, fedakarlık, diğergamlık, sadakat, güven, himaye gibi değerler için de illa üniversiteye gitmeye gerek yoktur.
Nice kanaat insanı, gözü-gönlü açık, aydın büyük zatlar vardır ki, öyle diplomaları filan yoktur. Çevrelerine ilim, irfan, nur, himmet, moral, heyecan, kısaca maddi manevi destek veren öyle yüksek okul okumamış nice kadın erkek vardır.
Dua bekleriz.