Özkan Yaman

Kocası istemediği halde dışarda çalışmakta ısrar eden kadın

11.09.2017 07:49:00 / Özkan Yaman

Eşinin çalışma isteğine şiddetle karşı çıkan beyefendi okuyucumuz şöyle soruyor:

Üç yıldır evliyiz. Bir çocuğumuz var. Eşim işletme fakültesi mezunu. Ben de tekstil firmasında çalışıyorum. Maddi durumumuz normal. Eşimin iki kız kardeşi de memur. Evlenmeden önce üniversite mezunu olduğunu ve çalışmadığını biliyordum. Bu konuyu o zamanlar hiç konuşmadık. Evlendikten sonra da bir yıl, bu pek gündeme gelmedi. Ama iki senedir, ben çalışacağım deyip duruyor. Ben çalışıyorum, Allah`a şükür, durumumuz iyi, senin çalışmana gerek yok desem de, hiç dinlediği yok. Bu yüzden tartışmasız kavgasız bir günümüz geçmiyor. Ailem de, benim tavrımı abartılı buluyor. Onların beni anlamasını beklemiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

Uzun soruları, içindeki bütünlüğü ve bağlantıları mümkün mertebe bozmayacak şekilde özetlemek zorunda kaldığım için okurlarımızın affını istirham ediyorum.

Bu soruda en önemli ayrıntı tabi ki, nikah öncesinde, bayanın evlendikten sonra çalışıp çalışmayacağına dair tercihinin muğlak bırakılmış olmasıdır. Ancak bu karar o zaman konuşulmadı diye, erkeğin veya kadının ikide bir, “keşke o zaman bilseydim, ah şu kafam, o vakit sorsaydım şimdi seninle uğraşmak zorunda kalmazdım” türünden kendi iç gerilimlerini artıracak sözlerden uzak durmalarında fayda var. Geçmişe kader, geleceğe teklif(yükümlülük) nazarıyla bakmak, burada da çözüm odaklı hareket etmenin gereğidir.

Okuyucumuzun eşi, çalışan kardeşleri ile kurduğu iletişimle, akrabasının, diğer çevrelerin ve geçmişte kurduğu hayallerin etkisiyle veya evdeki ihtiyaç, harcama, geçim tartışmalarıyla kendisini böyle bir hedefe kilitlemiş olabilir. Burada eşinin çalışmasına şiddetle karşı çıkan erkeğin, bunun sebebini açık ve net ifade etmesi gerekir. Mesela şöyle: “Çalışmasını istemiyorum, çünkü çocuğumuzun anne sevgisinden mahrum kalacağını düşünüyorum, çalıştığı yerde halvet ve gereksiz diyaloglar gibi bir takım fitnelere maruz kalabileceğini, evine ve bana yeteri kadar vakit ayıramayacağını düşünüyorum, bu yüzden de kesinlikle çalışmasına izin vermiyorum.”

Öncelikle bayanın dışarda çalışmasına İslam`ın nasıl baktığını hatırlayalım.

"Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır; kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allâh'ın lutfundan nasibinizi isteyin."(Nisa 4/32)

                            "İnsan için ancak çalıştığı vardır." (Necm, 53/39)

“Sizden herhangi birinizin ipini alıp da dağdan sırtına bir bağ odun yüklenerek getirip satması, dilenmesinden daha hayırlıdır.”(Buhârî, Büyû 5)

Evet, bunun gibi ayet-i kerime ve hadisi şeriflerde çalışma konusunda erkekle kadın arasında bir ayrıma gidilmemiştir. Birçok meselede olduğu gibi burada da, mevzuyu göreceli değerlendirmek gerekecektir. Kadının örtünme, konuşma, hal ve hareketlerinin hepsiyle beraber iffetine riayetinin yanında, işin, çalışanların ve çalışma ortamının niteliği gibi şartlar, çalışmanın hükmünü belirleyecektir.

Kaldı ki, kadın doğum alanı gibi, bayanlara özel bir takım hususi branşlarda kadınların çalışmasına da ihtiyaç vardır.

Ancak kadının çalışabileceği en mükemmel işyeri evidir, en mükemmel meslek ev hanımlığıdır, en ulvi, tatlı ve tatmin edici meşguliyeti anneliktir. Bediüzzaman`ın dediği gibi “Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlarınızla mâsûmâne sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.”(24.Lema) Yine bu konuda şu güzel tespitler de O`na aittir: "Mimsiz medeniyet, taife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı(ucuz malzeme) yapmış. Şer'-i İslâm onları rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı âilede. Temizlik, ziynetleri. Haşmetleri hüsn-ü hulk, lütf-u cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı. Bunca esbab-ı ifsat demir sebat kararı lâzımdır, tâ dayansın..”(Lemeat).

Peki, bu örnekte, okuyucumuz şöyle dese: “Kadının çalışması namaz gibi, Allah`ın mutlak bir emri değilse ve böyle bir zaruret de yoksa ben onun kocası olarak çalışma diyorsam, onun ısrarla bana karşı gelmesi itaatsizlik değil mi?”

Konuyu hemen itaatsizlik ucuna çekmek yerine, kendini şu haliyle değerli hissetmesini sağlayarak ikna etmeye çalışmak, alternatif hedeflere yönlendirmek ve farklı seçenekler sunmak gibi yapıcı bir yol izlense daha sağlıklı olacaktır.

Dua bekleriz. 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar