Özkan Yaman

Avrupa’da Nuh’un gemisini inşa ve ihya edenler

02.05.2014 10:52:00 / Özkan Yaman

Avrupa`yı orada uzun süre kalan kardeşler anlatmalı. Kendi ülkesinde yaşayamadığı İslamı, uzak diyarlarda temsil etme adına, hicreti tüm çile ve sıkıntılarıyla iliklerine kadar yaşayan muhacir Müslümanlar anlatmalı.

Kutlu Doğum programı ve seminerlerde, kardeşlerle buluşurken her birinden ayrı bir muhacerat öyküsü dinliyoruz. Sonra Batı`nın hazin ufkunda tüllenen memleket hasretini bastırıp, kendileri ve aileleri için güvenli bir akıbetin endişesiyle koşuşturmalarına şahit oluyoruz.

Oradaki Müslümanlar dışında, Avrupa, aslında kendisi yitirilmiş kocaman bir gölge gibi duruyor. Ya da içi iyiden iyiye boşalmış ama dışı sürekli cilalanıp parlatılan kurumuş bir kütük. Orada, hidayetin ne olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Allah Sübhanehu ve Teala`nın doğru yola iletmediği yığınların; intizam, dış temizlik, nezaket ve tedbir gibi müspet bir çok görüntü ile bir arayış içerisinde oldukları anlaşılsa da, maalesef iman nuruna erişemeden ego, haz, şehvet ve eğlence kuyusuna düştüklerini fark ediyorsunuz. Ve ister istemez şu ayet aklınıza geliyor: “..Onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamaz..(Nur 39). Gerçekten Avrupa, susayanın su zannettiği bir serap gibi.

Avrupa ve türevleri(ABD, Rusya, Çin, vs.) olmasaydı, hakla Batılı kıyaslarken güncelleme yapmak herhalde öyle kolay olmayacaktı. Tahrif edip putperestliğe çevirdikleri dinlerinden sonra, Haçlılık asabiyetiyle Müslümanlara yapmadıklarını bırakmayan Hıristiyanların arasından Heraklius gibi Efendimiz(sav)`in mektubuna hürmet edenler de çıkmış, Habeşi gibi gıyaben iman edip Nebevi övgüye mazhar olan da…

Ancak bugün Avrupa`da ne gerçek Hz. İsa(as) var ne de havarileri. Yalnız “Biz Allah`ın yardımcılarıyız”(Al-i İmran 52) derken; önce Muhacir, sonra Ensar, akabinde de davetçi olan Nebilerin(asm) ve Peygamberimiz`in(sav) Sevdalısı nice kardeşimiz var.. Her biri Yesrib`i Medine`ye çeviren Musab b. Umeyr kadar büyük ve görkemli bir himmete sahip.

Artık Avrupa`nın bulundukları her şehrinde, birkaç seneden beri düzenlemeye başladıkları salon etkinlikleriyle kendilerinden ciddi ciddi söz ettiriyorlar. Yabancı bir ülkede kısa bir süre içerisinde bir çok farklı noktada, binlerce kişinin katıldığı ve ilahi, tiyatro, konferans vs. gibi zengin içerikli programları başarıyla organize etmek, Ensariliğin, Muhacirliğin, ihlasın ve Peygamber Sevdasının kerameti olsa gerek.

Bildiğiniz gibi Nuh kavmi, Ved, Suvâ, Yeğûs, Ye`ûk ve Nesr putlarını terketmeme konusunda birbirlerini uyarıyorlardı (Nuh 23). Şu anda Avrupa merkezli modernizmin de beş tanrısı var. Bunlar; heva(ego), şehvet(haz), eğlence, bilim ve maddedir. Teknoloji, spor, eğitim, kültür, sanat, siyaset, ticaret gibi bir çok sosyal alan, hatta tahrif ettikleri din bile, bu beş put ile sebep ve sonuç bağlarıyla birbirine bağlı. Nesiller, Samirinin buzağısı için modernizm potasında eritilip kalıba dökülüyor.
Bugün Avrupa`da bulundukları her şehirde dernek, cami, vakıf veya başka isimler altında Nuh`un gemisinin inşa ve ihya edilmesi işin güzel tarafıdır. Şirk, inkar ve fısk-ı fücur denizinde boğulmadan sahil-i selamete çıkmak için bu ilahi gemiye binme mecburiyeti var ki, Avrupa`da Peygamber Sevdalıları`nın adeta en büyük endişesi bu. Bu dert aslında, “Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten aile ve çocukları kurtarma” derdidir.

Hep sordular, ne gördünüz, nasıl buldunuz? diye. Hz. Ömer`in(rh), Ebu Ubeyde`yi(rh) Kudüs`te ziyaretinde, zühd ve takvasına şahit olunca; "Ey Eba Ubeyde, dünya herkesi değiştirdi, yalnız seni değiştiremedi" deyişi gibi diyorum ki, “Avrupa herkesi değiştirmiş ama Peygamber Sevdalılarını hiç değiştirmemiş, tam aksine daha da bilemiş ve nitelikli kılmış.”
Elhasıl, İslam`a gebe olan Avrupa`da doğmak üzere olan güneşi muştulayan, oradaki tüm kardeşlerimizin, Rabbim amellerini makbul, say`lerini meşkur eylesin…

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar