Özkan Yaman

İyi ki seçim var ve iyi ki seçime katılmak var

07.03.2014 09:54:00 / Özkan Yaman

İtikada getirdikleri zahiri ve göreceli yorumlarla, İslam`la gerçek hayat arasına nice çelişki katıp enerjilerini bad-ı heva zayi edenler bir yana, iyi ki seçime katılma iradesi ve cesareti gösteren müslümanlar var. Ve dolayısıyla iyi ki bu seçimin zorunlu kıldığı yarış var, koşturma var. Neden? Çünkü İman ve İslam`ın emrettiği de, beklediği de yarışmaktır, hayırda acele etmektir. Kuran-ı Kerim`in; Bakara 148, Âl-i imran 133, Hadid 21, Mutaffifin 26, Mü`minun 61, Nâzi`ât 4,  Vâkı`a 10 gibi bir çok ayet-i kerimesinde, iman edenlere, yarışmaları emredilir, hayır için koşturmaları ve öne geçme için acele etmeleri  emredilir.

Hem, “Şu yedi şey; yani unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, bozan hastalık, bunaklık veren yaşlılık, ansızın gelen ölüm, beklenen şerli deccal ve en acısı olan kıyamet gelmeden önce acele edin” (Tirmizi, Zühd, 3) ve “Hayırlı amellerde acele edin. Çünkü karanlık gece parçaları gibi fitneler gelecek..”(Müslim, İman) gibi Hadis-i Şeriflerde de, yine müminlerin yarışmaları dolayısıyla acele etmeleri emredilir.

Düşünün, size umut bağlamış milyonlarca mazlum ve mustazaf var. Adeta “Neredesiniz ey Müslümanlar, yetişin” dercesine feryad ederek sizin savunduğunuz hakk ve adaleti aramaktan yorulmuşlar. Hem sizin varlığınızdan çoğunun haberi yok, olanlar da, sizi sizden duymamışlar ve çoğu da yeteri kadar tanımamakla birlikte aleyhinizdeki propagandalara inanır olmuş. Ve sadece zamana karşı değil aynı zamanda ayağınıza çelme takmaya çalışan rahatsızlara ve nice  zorluklara  karşı da yarışıyorsunuz.

Elbette ki, rıza-yı ilahi yolunda yarışan kimse için, kaybetmek diye bir seçenek yoktur. Ancak karşıda, Hayber misali fethedilmeyi bekleyen kaleler varsa, ‘kuşattık olmadı, nasıl olsa hep kârlıyız` deyip de geçip gidemezsiniz, üstelik bu yarışın dünya kulvarında kaybederseniz, öyle üniversite sınavı gibi her sene tekrarlanan bir fırsat da yok, maalesef tam beş yıl beklemek zorundasınız.

Ve bu yarış, sizi Hak için daha önce hiç ziyaret etmediğiniz nice köylere, mahallelere, kapısına varmadığınız nice ev ve işyerlerine ulaştıran bir vesile ise, bunun adı tek kelimeyle davettir, tebliğdir, say`dir, cehddir, en hayırlı ibadettir ki, “Sabah veya akşam vakti Allah yolunda bir kez bile olsa çıkmak, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır”(Müslim, İmare) emr-i nebevisinde de anlatılan hakikat budur.

Medine`de Yahudilere ve kalbi nifak dolu kalabalıklara aldırmadan, kapı kapı dolaşıp Hüda`ya ve Mustafa`ya(sav) çağıran Musab b. Umeyr`i(ra) hikaye gibi okuyanlar, bugün Onun davasının, vazife ve sorumluluğunun ne anlama geldiğini anlayamadıkları gibi, çektikleri zahmetin manevi hazzını da alamazlar. Ve Cennetin, aşık olduğu sakinlerini, neden gelip Reci`de ve Bi`ri Maune`de alıp bağrına bastığını idrak edemezler.

Bu öyle bir yarış ki, en inatçı muhatabına bile yetmiş defa davette bulunan Alemlerin Efendisi`nin(sav) sünneti gereği, sizden, bıkmaz usanmaz ve yılmaz bir ısrarlı tekrar istiyor. Hz. Nuh`un(as) yaptığı gibi, mücadeleniz dokuzyüzelli yıl sürecek olsa bile, ‘bütün meşru yöntemleri denedik` diyecek kadar vicdanınızı rahatlatacak bir azim ve gayret istiyor.

Peki bu veya bunun gibi bir yarışa katılmamış olunsaydı ne olurdu?  O zaman, heyecanlı bir müsabakayı sadece seyredip tezahürat yapmak gibi eller boş kalırdı. Hem, insan fıtratı yarışla mücadeleye meyilli yaratıldığı için sırf dünyalık bir takım hırslar uğruna nice kalpler kırılırdı.

Evet, şu fani alemde yarışmayan ve koşturmayan yok. Kimileri, İslam düşmanları adına ve onların menfaati için yarışıyor, kin ve düşmanlık için yarıştırıyor, koşturuyor. Kimileri de inkar ve ahlaksızlık için boş durmuyor, saldırmakta acele ediyor, herhangi bir sınır tanımıyor.

Böyle bir hengamede derdimiz Rabbimizin rızası ise, O`nun davası ise bu yarış, ihsan-ı ilahi`den başka nedir?

 “İşte yarışanlar bunun için yarışsınlar” (Mutaffifin 26)

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar