Farkettik mi bilmiyorum ama her Ramazan bir öncekine göre daha dolu, daha verimli, daha bir canlı geçiyor. O yüzden, “nerde o eski ramazanlar” ninnileri söyleyenlere de pek itibar edilmiyor.
Dünyayı etkisi altına alan akılcılığın, bilimselliğin ve modernizmin ifsadı bir yana fert ve topluma sürekli neyi niçin yaptığını sordurması, İslam toplumlarında da şuur, idrak ve bilincin rafinesini dolayısıyla niteliğini artırdı. Bugünün namaz kılan Müslümanı namazın mana ve hikmetlerine, doğrudan ve dolaylı etkilerine daha bir vakıftır. Diğer ibadetler ve oruç için de aynı durum geçerli. Orucun ne olduğunu ve ne olmadığını daha iyi kavrayarak yaptığı ibadetin özünden yakini iman ve marifet kazanan bir amel pratiği şu anda gözlerden kaçmıyor.
Müslümanlar şehirli olduklarında samimiyetlerini, teslimiyetlerini ve takvalarını kaybedeceklerini düşünen şımarık beyazların yüzü kara çıktı. Elhamdülillah şehir, Müslümanı seküler yapamadı ama Müslüman, şehri Medine yaptı. Öncüleri henüz önde olmadığı için iddiamızın aksine görüntüler sergileyen şehirleri de yakında Müslümanlar, inşaAllah Medine yapacaktır.
Ramazan artık şehir eğlencesi değil hatim, iftar, sadaka, dua, bilgilenme/bilinçlenme ve arınma ayı oldu. Köydeyken camide mukabele okunur, komşu ve akrabalar birbirlerini iftara davet eder, teravihler şevk ve heyecanla kılınır, muhtaçlar sevindirilirdi. Bunlar gibi devam eden ne varsa, bugün şehirde çok daha fazlası ve kapsamlısı yapılıyor. Bakmayın yer yer kara gözlükler takışımıza.
Televizyonlardan akademik fitne pazarlayanlara da şimdilerde kimse aldırmıyor. Geçen yıllara göre artık bir saat fazla mı, bir gün önce mi, şu bozar mı, sonra mı tutsam gibi sorular da eskisi gibi çok fazla sorulmuyor.
Hem her Ramazanda, dünya Müslümanlarının uğradığı felaketler, zulüm ve haksızlıklar, Müslümanları hüzünle ve gözyaşıyla yoğrulmuş öyle içten dualara alıştırdı ki artık ufak hesaplar bir yana atılıyor.
Teravih hızlı mı yavaş mı kılınıyor, iftar sofrası şöyle mi böyle mi gibi düzeltme kabilinden tavsiyeleri de kimse eskisi kadar öncelikli görmüyor.
Dünya Müslümanları bu yıl Kadir gecesinin, Müslüman kardeşinin kadrini kıymetini bilme manasına daha bir yakın. Bunda Mısır`ın direnen Müslümanlarının payı öyle büyük ki bu yıl onlar bize Ramazan dolusu iman ve şuur hediye ettiler desek herhalde abartmayız.
Gerçekten onlar bize ihlaslı dualar hediye ettiler, Allah için sağlamca duruş ve direniş hediye ettiler, kardeşlik ve dayanışma hediye ettiler. Onlar bize ciddiyet, sebat, sabır, tahammül, azim ve kararlılık hediye ettiler. Onlar bu Ramazan ayında İslam ümmetine öyle bir öğretmenlik yaptılar ki bundan sonra İhvan, zahirde zarar etse bile bu kazancı ona yeter de artar.
Çünkü milyonlarca Müslümanı biraraya getirip tüm dünya Müslümanlarına, zulme uğradıklarında nasıl hareket edeceklerini, şu mübarek ayın her gününde ders olarak verdikten sonra hangi kayıptan sözedilebilir ki?
Öyle ya, her gün Mısır meydanlarının o sıcağında oruç tutmakla kalmayıp bir de bağrını kurşunlara açan kardeşlerini izleyenler kalkıp da sıcakta çalışırken oruç tutmanın zorluğundan bahsedebilirler mi?
Onları görenler, artık ibadetlerin ve mesela namazın, haccın, zekâtın ve orucun, kısaca İslam`ın, bireyselliğinden bahsedebilirler mi? Onların yaşadıklarına ve yaptıklarına şahit olanlar; emrettiğinde itaat ettirecek, nehyettiğinde de boyun eğdirecek bir yaptırım gücü olmayan, kötülüğü eliyle düzeltemeyen bir Müslümanlığın kâmil olduğundan sözedebilirler mi?
Müslümanlar şehirlerini Medine yapmışlardır, ama her şehrin de illa ki münafıkları ve onlarla işbirliği yapan Yahudileri olacaktır. O yüzden on bir ayın sultanının eteğine yapışıp şu Kadir Gecesi`nde çokça duaya ve sığınmaya muhtacız. Rabbim mübarek kılsın!