Özkan Yaman

Çelişkiler Döneminde Çok Güzel Hareketler

05.05.2021 05:06:43 / Özkan Yaman

Fazlasıyla anormal olan salgın sürecinde tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de toplumun sadece beden sağlığı değil ortalama değer yargısı ciddi anlamda etkilenmiş durumda.

Vaka sayılarını ve virüse bağlı ölümleri azaltmak için alınan radikal kararları onaylayan kitle mantığının sağduyusu, sokağa çıktığı için ceza yediğinde veya buna şahit olduğunda ister istemez cenaze merasimleri gibi bazı kalabalıklara ve turistlere yapılan muameleye odaklanıyor.

Her sektör, her kurum olaya kendi penceresinden bakınca sürekli acil olanlar tarafına doğru eğilen terazi, diğer taraflarda mağduriyet oluşturuyor.

Sezon hesabıyla turizmle ilgili endişeler ilk başa alınınca bu defa diğer alanlardaki kısıtlamalar, çelişkileri büyütüyor. Ve bu henüz hazmedilmemişken yeni bir hamle daha geldi, 15 Mayıstan itibaren Çin, İngiltere, Ukrayna gibi 15 ülke vatandaşlarına Türkiye’ye girişte PCR testi zorunluluğu kaldırıldı.

Para gelsin de virüslü, mutasyonlu, hasta, sağlam kim getirirse getirsin türünden bir zarurete, sektörler arasında kâr kıyaslamaları yaparak izah getirmek öyle kolay olmadığı için destek ödemeleri ve diğer teselliler, huzursuzluğun artmasını önlemeye yetmiyor.

Geçen gün sadece Yozgat’ta, sokağa çıktın denilerek 301 kişiye 323 bin 167 lira ceza yazıldığı haberi vardı ki bunu 81 ilin nüfusuyla filan düşündüğünüzde devasa bir rakam çıkıyor.

Maddi yönden zaten zorda olan insanlara bir de kuralı ihlal ettin diye ceza keserken “ama filan hususta yasaklara uyulmuyor, uymuyorlar” denildiğinde, görevlilerin hep aynı soğuk suskunluğu, halkın adalet duygusunu zedelemeye devam ediyor.

Rakamlar normale döndüğünde bu cezalar affedilse bile, çoğu yoksul olan bu kalplerde kaybedilen güven, belki de bir daha yeniden tesis edilemeyecek.

Oysa cezaların caydırıcılığı puanla da sağlanabilir. Hem psikolojik olarak ceza puanı çoğu zaman paradan daha etkilidir.

Pandeminin tüm dünyada bu yılın Mart-Nisan ayından itibaren etkisini yitirmeye başlayacağını söyleyen kelli felli uzmanlar, şimdilerde içinde bolca, mutant, versiyon ve aşı geçen cümleler kurarlarken, halleri, biraz kralın rüyasını yorumlamakta aciz kalınca, bunlar “edğasü ahlam”dır diyerek yine bilimsel(!) bir tarifle konumlarını korumaya çalışan tabircilere benziyor.  

Yine aşı firmaları, her sene hatta altı ayda bir tekrar aşı olunması gerektiğini söyleyince, tadından yenmeyen komplo teorileri efsaneden öyküye dönüşüyor.

Ve bu virüsle iktidara ge(tiri)len Biden’den sonra ABD’den artık ciddi manada hiç covit haberi geçilmemesini de göz önüne alırsak herhalde kritik öneme sahip ülkelerden başlayarak yer kürenin tamamında küreselcilerin istediği şekilde siyasi ve ekonomik dönüşümler başarılana kadar salgının sür(dürül)eceği gibi bir karamsarlığa kapılabiliriz. Tabi ki bu kadar kötümser bir bakış açısının da sıhhat için tehdit olduğunu söylemek lazım.

Bu arada Sivas Valisi sayın Salih Ayhan’ın yaptığı çok güzel hareketi de atlamamak lazım. Vali, sokakta satış yapan kişinin yasağa aldırmayışını sorun etmiyor, ona tepeden bakmıyor, talimatla tezgahını kaldırtmıyor yahut kesilen cezayı uzaktan izleyip rapor etmek yerine, bütün limonlarını satın alıp şahsı evine gönderiyor. Şimdi mesela bu davranışı modellemek neden zor olsun ki..

Yine bu salgın döneminde şu patates, soğan ve çeltiğin satın alınıp dağıtma işini de devlet eliyle değil gönüllü sivil yardım kuruluşları vasıtasıyla yapmanın formülü geliştirilebilirdi.

Yardım kuruluşları derken diğer zamanlarda olduğu gibi bu mübarek ayda da müthiş bir fedakarlıkla yoksul ve muhtaca ulaşmaya çalışan Umut Kervanı Vakfı, Avrupa Yetim Eli, İHO Ebrar ve Yetimler Vakfını diğer kurum ve kuruluşları çok çok güzel hareketleri için takdir ve tebrik etmek gerek.

Rabbim sa’ylerini meşkur, vesile oldukları hayırları makbul eylesin ve hem kendilerinden hem de bizzat o yardımın sahiplerinden Allah razı olsun.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar