İki görümcesinin de kocalarıyla ayrıldıklarını, üçüncü görümcesinin de eşiyle boşanmak üzere olduklarını belirten okuyucumuz şöyle diyor:
“Kocamın bir abisiyle, üç kız kardeşi var. Hepsi de evli (idiler). Kaynım hasta, kalbinde ve beyninde sorunu var. Doktorlar kesinlikle hiç bir iş yapmayacak, üzülmeyecek diyorlar. Bir kaç dükkandan kira gelirleri var. Paraya çok ihtiyaçları yok ancak eşi çalışıyor ve giyimiyle, makyajıyla çok serbest davranıyor. Oğlu madde bağımlısı olmak üzere. Çünkü çevresi hep öyle.
Üç görümcem var. En büyüğü iki çocuktan sonra boşandı. Sonra bir evlilik daha yaptı, onunla da boşandılar. Ortanca görümcemin de kocası aşırı derece kumar oynuyordu. Sonra bir adam bıçakladı. Görümcem de dayanamadı bir çocuğu vardı, eşinden boşandı. Üçüncü görümcem ise, kocasıyla kavgalılar ve şu anda ayrı kalıyorlar.
Bunları niye anlatıyorum? Bizim evde ve çevremde, gittiğim yerlerde sürekli konuşulan konular: ‘o bana şunu dedi, şu buna bu haksızlığı yaptı`, avukat, mahkeme, boşanma, nafaka, tehdit, korku, panik, ihanet ve daha neler neler. Kendim de çocuklarım da sanki sürekli zehirli hava soluyoruz ve bunun zararından ciddi ciddi endişe ediyorum. Bazen evde tartıştığımız zamanlar oluyor. Acaba ben de şahit olduğum örneklere mi savruluyorum diye kuruntulara kapılıyorum..”
Maalesef bu türden yoğun vakalar artık herkesin yakınında. Önceleri gazetelerin üçüncü sayfalarında okunan ve TV`lerin yayınlarına konu olan hayatın can sıkıcı yüzü şimdilerde öyle tanıdık ve aşina ki magazin olarak da bir haber değeri taşımıyor.
Çok şükür duru insan fıtratı, merak duygusunun suistimali hükmündeki dedikoduyu bir yuvanın yıkılışı hakkında hâlâ çirkin buluyor.
Çevrenizdeki gündemlerin öznesi olmanız için maddi ve manevi bakımdan statü sahibi olmanız lazım. Bu ise özel çaba, yetenek ve imkân ister.
Onun yerine, kendi gündeminizin içerik ve kalitesini artırıp hedeflerinize odaklanmanız daha iyidir.
Aile sorunları karşısında, çözüm için gerekli olan yetki, organizasyon ve güç yoksunluğumuz devlet aygıtının üstlendiği rolü daha bir tartışılır hale getiriyor.
Meselâ, devlet denilen devasa mekanizma, böylesine dağılan aile için elindeki fırsatları, sistemi ve toplumu nasıl bilinçlendiriyor, hangi kaynakları ne ölçüde kullanıyor, kitleleri ne ile ve nereye sevk ediyor? Bu mevzuda iyi bir karnesi olmadığı ortada..
Öte yandan niyet ne kadar masum olursa olsun, gerek kişinin kendi ailesindeki gerekse akraba ve dostlarındaki nâhoş durumları bir sır gibi görüp paylaşıma açmaması da o kimsenin faziletine işaret eder.
Dua bekleriz.