Kocası çok yanlış biri olmasına rağmen kızlarını boşanmaya ikna edemediklerini belirten hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Kızım sağlık çalışanı. Birçok kişi istedi. O kabul etmedi. Meğer bir gençle görüşüyorlarmış. Araştırdık, oğlanın arkadaş çevresi çok kötü, çalıştığı mağaza da tuhaf bir yer. Kızımıza çok söyledik, bu sana olmaz yapma dedik dinletemedik. Üç yıl önce evlendi. Bir çocukları var. Üç yıldır kızımın hayatını mahvetti, çalışmıyor, kızımın aldığı maaşı zorla elinden alıyor, orada burada çar çur ediyor, içki kumar ne deseniz var. Kızım da ikide bir ağlayarak bize geliyor, kocasının yaptığı eziyetleri anlatıyor. Kızım boşanma davası açalım korkma biz seninle beraberiz diyorum. Dediği hep şu: “O hep özür diliyor, bensiz yapamayacağını söylüyor, sen gidersen intihar ederim diyor, ne yapayım bu benim kaderim, bu çileyi çekeceğim.”
Babası da o kadar söylüyor ama bir türlü kararını değiştirmiyor. Ne yapacağız bilmiyorum..”
Evladın kendisi ile geleceği arasında sıkışıp kalmak yahut yaşadığı ızdırap ile alacağı ders arasındaki bağı bir türlü anlatamamak, öte yandan kalbin ince kıvrımlarına yapışmış korku, kaygı ve güvensizlik tortularını atamamak, hasılı çok bilinmeyenli zor bir denklemden söz ediyoruz. İnsanın neden yüce bir güce tapınması, sığınması ve yardımına muhtaç olmasının sebep ve hikmetini de anlamayanlar için aslında hayatın bu keşmekeş, karışık ve kompleks sorunlarıyla karşılaşmak ibretliktir.
Kızınıza en son söylenecek olan şeyi sürekli başta vurgulamak yerine onun yaralarını sarmak daha sağlıklı bir tutum olacaktır. Ona güçlü olduğunu hatırlatarak, özgüvenini, iradesini ve azmini artıracak diyaloglara ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Kader, tevekkül, rızık ve sabır gibi konularda da doğru bilgilendirilmesi şart. Bu konularda doğru kaynak veya bilen kişilere yönlendirebilirsiniz.
Esas olan sabırla yuvayı devam ettirmek, ıslah olması için çaba göstermek ve sürekli bir fırsat daha vermektir. Ancak boşama erkeğin vereceği bir karar olsa da tabi ki, nafaka gibi en temel sorumluluğu suiistimal etmesi dahi, bu yetkinin hukuk mercilerinin önüne gideceği sonucunu doğurur.
Acaba soruda dile getirilen problemler, henüz kalbi alakaları koparacak kadar derinleşmediği için mi boşanma tavsiyesine karşı direnci kırmıyor? Bunu bilmiyoruz. Kocasının yanlışları ise bahsedildiği gibi tamamen keyfi bir tercih midir yoksa biraz daha çırpınsa kurtulabileceğini düşündüğü ve sürekli pişmanlıkla doğruyu aradığı bir karanlık mıdır?
Çareler tükendiği zaman veya dediğimiz gibi artık gönülde eşine karşı bir sıcaklık kalmayıp da tek seçenek boşanma olduğu zaman şu ayet-i kerimeyi mutlaka hatırlatmak lazım: “Eğer eşler birbirinden ayrılırlarsa Allah, bol nimetleri ile her ikisini de muhtaç duruma düşmekten korur. Allah'ın nimetleri boldur ve O hikmet sahibidir.” (Nisa 130)
Boşanma, Allah`ın sevmediği bir helaldir ancak Allah, kullarını çaresizliğe mahkum etmekten ve taşıyamayacakları yükleri yükleyip de rahmetine muhalefet etmekten münezzehtir.
Okuyucumuzun kızına olan desteği de anlamlıdır. Evlendirdikten sonra kendi ayakları üzerinde durmaları için onları özgür bırakmak önemlidir, lakin onların bir zulme kurban gidişini seyretmek de doğru değildir.
Dua bekleriz.