Başkanlık sistemiyle ilgili referandum öncesi seçim yaklaştıkça saflar sıklaşıyor, saflar sıklaştıkça da yüzlerde gerilme, dillerde sivrilme gözle görülür bir hal alıyor.
Başkanlığı destekleyenlerin ve muhalif olanların her biri, duruşunu farklı bir gerekçeye dayandırıyor ve her birinin görünen gerekçelerinin dışında ajandasında seçmenden gizlediği gerçeklerin olduğu da ayrı bir gerçek…
Yani destekleyenin de muhalefetin de hem görünen hem de gizlenen gerekçeleri var…
FETÖ, PKK, CHP, İP, MLKP, ESP, TİKKO, DHPK- C, hatta MHP`den şutlanan beyaz kurtları da ekleyebiliriz, her biri farklı bir gerekçeyle karşı duruş sergilemektedir.
Ve yollarının kesişmesi mümkün değil dediğimiz yapıları bir anda aynı çadırın altında görmüş olduk.
***
Başkanlığı destekleyenlere baktığımızda çok da birbirilerinden uzak olmadıklarını görürüz.
Yani referandum sonrası başkanlık seçiminde “merkez sağ” çatısı adı altında birleşme veya ortak karar almaları mümkün.
Merkez sağ bir çatı oluşumuna doğru giderken karşı tarafta “merkez sol”un hazan yaprakları gibi sararıp solacağına kesin gözüyle bakılıyor.
“Merkez sol”un “merkez sağ”a karşı “merkez ölü” bir prematüre olarak doğacağını fark eden bileşenler; seçim yaklaştıkça çirkefleşmeye, çirkefleştikçe ortalığı bulandırmaya çalışacaklardır.
Bileşenlerde “davaya ulaşmak için her yolu mubah” gören sol zihniyet, solun gönlüne ve içine girmek için bırakın her yolu meşru görmeyi, her türlü ahlaksızlığı sevap kazanma gerekçesi sayan bir FETÖ, “şiddeti artırın taban bulursunuz” diye ahkâm kesen bir zevatı lider gören bir zerzevat topluluğu var.
Bunların argümanlarına Perinçek`i de eklediniz mi ortaya ne senaryoların çıkabileceğini varın siz hayal edin.
Daha önceki seçimlerde “müftünün karısı” oyununu sahnelendiren CHP`nin bu seçimde müftünün sülalesinin oynayacağı oyunlar sahnelendireceğini unutmayalım. Çünkü bu seçim, bir anlamda uluSOLcuların varlık yokluk meselesi.
Yokluk meselesi diyorum çünkü Duran Kalkan “Kandil`i başımıza yıkarlar, Gezi ruhuyla hareket edelim” diyerek birkaç yıl önceki kart solcuların tıfıl liseliler vasıtasıyla kurdukları devrim hayalini canlı tutmaya çalışıyor.
Kandil`in çukur siyasetinden sonra tüm çağrılarına Kürt halkı sessiz bir çığlıkla isyan ederken Duran Kalkan`ın çabalarının seçmen üzerinde bir etkisi olmayacağı gibi içinde bulunduğu çaresizliği yansıtmaktan başka bir şeye de yaramayacaktır.
FETO`nun bedduasından sonra hezimet treni şarampole yuvarlandı. Yuvarlanan trenin önüne konan her taş, ihanet trenini durdurmaktan ziyade uçuruma doğru hızını artırmaktan başka bir işe yaramadı, bundan sonra da yaramayacaktır.
Öyle ki CHP ve MHP`nin Recep Tayyip Erdoğan karşısına çatı aday olarak çıkardığı Ekmeleddin İhsanoğlu`nun Mithat Cemal Kuntay`ın dizelerini İstiklal Marşı sözleri diye tanımlayacak kadar şaşkın, seçimden sonra ortalıkta gözükmeyecek kadar perişan olmasındaki hikmetin nedeni seçimden birkaç gün önce Pensilvanya`nın tabanını Ekmeleddin`i desteklemek için "Her hâlimizde, her tavrımızda, her davranışımızda, iman-ı ekmel, ihsân-ı ekmel, ihlas-ı ekmel, rıza-yı ekmel, yakin-i ekmel demeli, hayatımızı bu atkılar arasında bir dantela gibi düzgün işlemeye bakmalıyız. Bazen falsolar cereyan edebilir. Fakat o hâl bizi o doğru duygu ve doğru düşünceyi vird-i zebân etmeden alıkoymamalı. Düşsek, sürçsek bile yine kalktığımız zaman 'el ihsan ve'l ihlas' demeliyiz." sözleri Ekmeleddin`i çarptı adeta. Zira FETO, ne “ihsan-ı ekmel”le kemale ermeyi kastediyordu ne de “el ihsan demeliyiz” derken amaçladığı İhsan sabibi Allah`tı. Dünyevi düşünen kumpasçı hareketin amacı Ekmeleddin İhsanoğlu vasıtasıyla girdiği karanlık tünelden çıkış yakalamaktı ve Ekmeleddin, ateşböceği kadar da olsa FETÖ için bir umut ışığı olmuştu.
Ya seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılan Hillary Clinton`un Donald Trump karşısındaki hezimetini FETÖ`den bağımsız saymak mümkün mü?
Beddua bumerang etkisi yaptı anlayacağınız.
Başkanlık seçimi sonrasında PKK ve FETÖ`nün akıbetinden belki de daha kötü bir akıbet CHP ve Kemalistleri bekliyor.
Zira referandum sonrasında ilk seçimle birlikte Kemalist vesayetin mücessem hâli CHP`li siyaset de müzede kendisine yer bulacaktır.
Bütün bunların ardından FETÖ, CHP ve PKK`nin tepkisini anlamak mümkün…
Ancak kararsızların düşünmesi ve cevap vermesi gereken basit bir sorumuz olacak:
“Bu örgütlerin derdi Şansölye`yi neden gerdi?”